NEW YORK - Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, "İklim değişikliği nedeniyle bizim gibi Akdeniz ülkeleri giderek tropik hale geliyor. Akdeniz'deki canlı gruplarının yüzde 25'i endemik, sadece Akdeniz'de bulunan türler. Tropikleşme ve Kızıldeniz ve Hint Okyanusu gibi dışarıdan gelen yeni canlılar nedeniyle de bu endemik türlerin yok olması mümkün." dedi.
New York'ta okyanusların geleceği ve korunmasının görüşüldüğü toplantılara katılan ve Birleşmiş Miletler'de (BM) TÜDAV'ın "Türk Denizlerini Keşfedelim" adlı sergisini açan Öztürk, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Öztürk, küresel ısınma ve deniz sularının yükselmesine neden olan temiz içme suyu kaynakları ve gıda güvenliğini tehdit eden iklim değişikliği sebebiyle okyanus ve denizlerin de büyük tehlike altında olduğunu söyledi.
Okyanusların atmosferdeki karbondioksitin büyük oranda emilimini sağladığını anlatan Öztürk, şunları söyledi:
"Karbondioksit oranının artması nedeniyle dünya okyanuslarında büyük asitleşme var. Deniz suyu asitli hala geliyor, yani deniz suyundaki pH azalıyor. Okyanuslarda oksijen kullanan kabuklular gibi belli canlı grupları var. Bu da onların büyümelerinde ve üremelerinde azalma ve değişime neden oluyor. Okyanuslardaki asitleşme deniz canlıları için kötü. Bu durum, deniz canlıların azalması, ortadan kaybolması veya üremelerinin yavaşlaması küresel biyolojik çeşitliliği etkiliyor, besin zincirini etkiliyor, tıpkı kelebek etkisi gibi. Filipinler'de 3 tane deniz kabuğu, kabuk yapacak kalsiyum karbonat bulamıyormuş diye küçümsemeyelim. Bu zincirleme bir reaksiyon. Bizim çalışmalarımız şunu gösteriyor; Antartika'da bile okyanuslardaki asitleşmenin belirtilerini görüyoruz."
Akdeniz tropikleşiyorİklim değişikliğinin Akdeniz ülkelerini de olumsuz etkilediğine dikkati çeken Öztürk, şöyle devam etti:
"İklim değişikliği nedeniyle bizim gibi Akdeniz ülkeleri giderek tropik hale geliyor. Akdeniz'in tropik bir deniz haline gelmesi kötü bir durum çünkü Akdeniz küçük bir deniz. Akdeniz'deki canlı gruplarının yüzde 25'i endemik, sadece Akdeniz'de bulunan türler. Tropikleşme ve Kızıl Deniz ve Hint Okyanusu gibi dışarıdan gelen yeni canlılar nedeniyle de bu endemik türlerin yok olması mümkün. Akdeniz'deki biyolojik çeşitliliğin, 650 tür balığın 100'ünü artık yabancılar oluşturuyor. Akdeniz büyük bir göçmen denizi, Kızıldeniz göçmenleri olan balıkların, zehirli deniz analarının, aslan balıklarının, balon balıkları ve deniz kestanelerinin de göç yolu. Bu türler Akdeniz'deki balık türlerini ve balıkçılığı etkiliyor.''
Tropikal eğilim olmadan dışarıdan gelen yabancı türlerinin Akdeniz içinde yayılmasının çok mümkün olmadığını dile getiren Öztürk, "Bugün Karadeniz'de balon balıkları görebiliyorsunuz, bu türler Hint ve Pasifik okyanuslarının balıkları. Bu da Karadeniz'in de gitgide Akdenizleştiğini gösteriyor. Karadeniz'in Akdenizleşmesi de hiç iyi bir şey değil.'' diye konuştu.
İklim değişikliğinin hem dünya denizlerini hem Türk denizlerini etkilediğini ifade eden Öztürk, ''Midye bugün Antarktika'da bile var, olmaması gerekir." dedi.
Okyanuslardaki balıkların yüzde 74'i bittiAşırı avlanmanın da okyanus ve denizler için büyük tehdit teşkil ettiğini söyleyen Öztürk, "Okyanuslardaki balıkların yüzde 74'ü gitmiş durumda. İyimser bir değerlendirme yapacak olursak yüzde 56. Karadeniz'deki balıkların yüzde 70'i avlanabilir olmaktan çıktı. Akdeniz'de ise yüzde 65." diye konuştu.
Öztürk, yasa dışı balıkçılığın okyanuslardaki balık türlerini azalttığını ve bu durumun da insanlık için büyük tehlike oluşturduğuna işaret etti.
İnsanlığın buna önlem olarak balık üretimi geliştirdiğinden bahseden Öztürk, "Balık üretmek için yine balığa ihtiyaç var, yem olarak balık gerek. Bunun da okyanuslardan avlanması gerek, sistem birbirini tamamlamak zorunda, birincisi yoksa ikincisi de olmaz." dedi.
Gıda güvenliği nedeniyle denizlerin korunmasının her şeyin üstünde öneme sahip olduğuna dikkati çeken Öztürk şunları söyledi:
"ABD'de kişi başı balık tüketimi 60 kilogramın üzerinde. Çin de ABD kadar balık tüketirse dünyanın ürettiği balığın üç katına ihtiyacımız olacak. Çünkü Çin'in nüfusu fazla, alım gücü gitgide yükseliyor. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve refah seviyesi yükseliyor. Çin, Avrupalılar kadar balık tüketmek isterse 2,5 kat, Amerikalılar ya da Japonlar kadar yemek isterse 3 kat daha yani 3 milyon ton balığa daha ihtiyaç var.''
Türkiye'de ise yılda kişi başı 8 ila 10 kilogram balık tüketildiğini aktaran Öztürk, "Karadeniz'de bu oran 30 ila 40 kilogram arası. Avrupa standartlarının üstünde. Deniz kıyıları Avrupa standartlarına yakın ama içerideki iller 1 ila 3 kilogram tüketiyor. Mesela Bitlis için kişi başı bir kilo." şeklinde konuştu.
İklim değişikliğinin ulaşımı da etkilediğini anlatan Öztürk, "Kuzey ve güney kutbunda buzullar eriyor. Buzulların erimesi sonucu bugün Çin'in Dalian Limanı'ndan çıkan bir gemi Kuzey Kutbu'ndan Hamburg'a inebiliyor. Buzulların erimesi nedeniyle Kuzey Kutbu'na büyük gemi rotası oluştu. Gelecek 20 yılda ulaşım çok değişecek. Çünkü hem Malakka Boğazı hem Süveyş Kanalı'nın etkinliği azalacak. Çünkü kuzeydeki ulaşım hem daha ucuz hem daha kolay hem de daha çabuk." ifadesini kullandı.