"İğneyle kuyu kazar gibi restorasyon yapıyoruz"
- Antalya'nın ilk camisi olarak kayıtlara geçen ve 1896'daki yangında kullanılmaz hale gelen Şehzade Korkut Camisi'ndeki restorasyon çalışmaları "iğneyle kuyu kazar" gibi titizlilikle yürüyor
- Beton kullanılmayan restorasyonda taşlar raporlanıp kurulun onayından geçerek yerleştiriliyor
- Vali Münir Karaloğlu:
- "Bu eserin ayağa kalkması, bu toprakların kıyamete kadar Türk-İslam toprağı olarak kalabilmesinin tapusudur"
- "Burayı vatandaşımız çok merak ediyor. Sürekli ne oluyor diye soruyor, ziyaret etme talepleri var. Biz de karar aldık, her ayın ilk cuma günü caminin bir bölümünü ziyarete açacağız"
Kayıtlara göre Antalya'nın ilk camisi olan, 1896'daki yangından sonra kullanılmaz hale gelen ve uzun süredir "Kesik Minare" olarak anılan Şehzade Korkut Camisi'ndeki restorasyon çalışmaları "iğneyle kuyu kazar" titizlikte sürdürülüyor.
Tarihi Kaleiçi'nin simge eserlerinden olan, milattan sonra 6. yüzyıldan kalma tarihi yapı, camiye dönüştürüldükten sonra 1896'da çıkan yangında kullanılamaz hale geldi. Minaresinin üst kısmı yıkılan ve harabeye dönüşen yapının restorasyonu için 2017 yılında müteahhit firma ile imzalanan sözleşmeyle çalışmalara başlandı.
Vakıflar Bölge Müdürlüğünün bilim heyeti gözetimindeki 50 uzmanın koruma kurulunun onayıyla yürüttüğü restorasyon çalışmaları titizlikle sürüyor.
Caminin restorasyonunda kullanılacak taşlar tek tek raporlanarak bilim kuruluna sunuluyor. Kurulun onayladığı taşlar uygun yerlere dikkatlice yerleştiriliyor.
Traverten ve limra türü taşların kullanıldığı caminin restorasyonu, kireç esaslı "Horasan harcı"yla yapılıyor.
- "Hiçbir şekilde beton kullanmıyoruz"
Vali Münir Karaloğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Şehzade Korkut Camisi'nin 123 yıldır kapalı olduğunu söyledi.
Eserin yangın sonucunda harap olduğunu ve sonrasında restore edilerek ayağa kaldırılamadığını belirten Karaloğlu, "Belki imkan olmamış. Bugün devletimizin imkanı var. Kurulumuzun gözetimi ve denetimi altında, onların onay vermediği hiçbir taş, burada yerine konmuyor." dedi.
Caminin fethin sembolü olduğuna işaret eden Karaloğlu, eserin ayağa kaldırılmasının, bu toprakların kıyamete kadar Türk-İslam toprağı olarak kalabilmesinin tapusu olduğuna dikkati çekti.
Eserin özgünlüğü muhafaza edilerek çalışma yapıldığına işaret eden Karaloğlu, şunları kaydetti:
"700 yıllık camide beton kullanmıyoruz. Sadece taş ve ahşap kullanılarak, restore etmeye çalışıyoruz. Kurulun gözetimi ve denetimi altında, iğneyle kuyu kazar gibi titiz bir restorasyon çalışması yürütülüyor. Sıradan bir yapıyla uğraşmıyoruz. Burada her taş kullanılsın mı kullanılmasın mı diye önce rapor yazılıyor. Rapor kurula gidiyor. Kurulun verdiği karara göre bu taş kullanılabiliyor."
Yapının müze-cami konseptinde olacağını belirten Karaloğlu, ziyaretçilerin, eserin geçirdiği bütün dönemleri de görme şasına kavuşacağını söyledi. Camiye yedinci müdahalenin yapıldığını belirten Karaloğlu, kurulun, her müdahelenin izlerini muhafaza ettiğini aktardı.
- "Vatandaşın ziyaretine açılacak"
Güvenlik tedbirleri kapsamında çalışma alanının etrafını sacla kapattıklarını bildiren Karaloğlu, "Burayı vatandaşımız çok merak ediyor. Sürekli ne oluyor diye soruyor, ziyaret etme talepleri var. Biz de karar aldık, her ayın ilk cuma günü cumadan sonra caminin bir bölümünü ziyarete açacağız. Vatandaşımızın inşaat sürecini de yakalama şansı olacak." ifadesini kullandı.
Kültür Varlıkları Kurul Başkanı Prof. Dr. Osman Eravşar da caminin restorasyonu için projelendirme aşamasında birçok hususun dikkate alındığını söyledi.
Çalışmaların sürekli denetim altında yapıldığını söyleyen Eravşar, yapının duvarlarının içerisinde çözülmeler, yıpranmalar olduğunu, bunların önemli uzmanlar gözetiminde giderildiğini aktardı.
Caminin birkaç evresi olduğuna işaret eden Eravşar, şöyle dedi:
"Bizim için son bilinen evresi yani mimar Lanckoronski'nin 19. yüzyılda çizmiş olduğu çizimden elde edilen bilgi ve bulgulara dayanarak yapılan restorasyon projesi. Restorasyonu buna göre tamamlanacak. Yapının özgünlüğü için malzeme seçimlerine dikkat ediliyor."
- İki kez camiye çevrildi
Kaleiçi Hesapçı Sokak'ta bulunan ve milattan sonra 6. yüzyılda Roma tapınağı olarak inşa edilen yapı, Bizanslılar döneminde bazilikaya çevrildi.
Selçukluların Antalya'yı fethinden sonra yapıya Camii Cedid (Yeni Cami) adı verildi. Osmanlı döneminde 2. Bayezid'in oğlu Şehzade Korkut'un Teke Sancakbeyliğine atanması sonrasında onarılan cami, "Korkut Camii" adını aldı. Şehzade Korkut'un talimatıyla camiye minare ekletildi.
Cami, 1890'da çıkan yangında büyük hasar gördü. Minaresinin ahşap külah kısmının yanması sonucu cami, halk arasında "Kesik Minare" olarak anılmaya başladı.
Yapı 1974'te kısmen restorasyon geçirdi, etrafı demir parmaklıklarla çevrildi. Aradan geçen sürede restore edilmesi istense de bazı sivil toplum kuruluşlarının buranın cami yerine arkeoloji parkı olarak kullanılması yönündeki başvurusu üzerine açılan dava nedeniyle restorasyon çalışmalarına başlanamamıştı.
ANTALYA (AA) - AYŞE YILDIZ -