İSTANBUL - Tasarruf Akademi ve İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi iş birliğiyle hazırlanan Türkiye Odaklı İslami Finans Raporu'nda Türkiye'de faaliyet gösteren 17 tasarrufa dayalı finansman şirketinin ocak-eylül dönemi finansal sonuçları yayımlandı.
AA muhabirinin rapordan derlediği bilgilere göre, şirketler yılın 9 ayında 13 milyar 343 milyon liralık sözleşme büyüklüğüne ulaşırken, 4 milyar 98 milyon 330 lira değerinde konut ya da araç teslimatı gerçekleştirdi.
Ocak-eylül döneminde yeni müşterilerle imzalanan toplam sözleşme büyüklüğünün yüzde 70'ini konut, yüzde 30'unu ise araç finansmanı oluşturdu.
İlk çeyrekte 3 milyar 930 milyon olarak gerçekleşen sözleşme büyüklüğü; 2. çeyrekte 4 milyar 363 milyon lira, 3. çeyrekte ise 5 milyar 50 milyon liraya ulaştı. Raporda, ocak- eylül döneminde aylık bazda toplam sözleşme büyüklüğü sürekli artış gösterirken, konut finansmanındaki artışın, araç finansmanından fazla olduğu kaydedildi.
9 ayında 110 bin 955 kişi katıldıSözleşme gereğince müşterilerini, her ay noter huzurunda çekilen kura ile konut ya da taşıt sahibi yapan faizsiz ve tasarrufa dayalı sisteme yılın 9 ayında 110 bin 955 kişi katıldı. Sisteme katılanların yüzde 30'u taşıt finasmanını tercih ederken, yüzde 70'i ise konut sahibi olmak istedi.
Faizsiz finans modeliyle, ocak-eylül dönemde 28 bin 618 kişinin yüzde 86'sı konut, yüzde 14'ü taşıt sahibi oldu.
"Şirket sayısının artması, şirketlerin kalitesini artıracak"AA muhabirine tasarrufa dayalı finansman sistemine ilişkin açıklamada bulunan Tasarruf AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Nimetullah Narman, ev ya da araç sahibi olmak isteyen tüketicilerin ihtiyaçlarına sistem sayesinde alternatif çözüm sunduklarını söyledi.
Narman, 2019 yılında tasarrufa dayalı faizsiz finansman sisteminin bir sektöre dönüştüğünü belirterek, "Banka ile çalışmak istemeyen ya da bankaların sunduğu hizmetler için asgari ekonomik şartları taşımayan ancak bir konut ya da araç için ödeme potansiyeline sahip tüketiciler, talepleriyle bu alanın oluşmasında öncü oldular." ifadelerini kullandı.
Kasım 2018'de sektörde 6 şirketle hizmet sağlanırken, bugün 17 şirketin faaliyet gösterdiğini aktaran Narman, "Yeni açılan her bir şirketle daha çok kişiye ulaşarak, daha fazla hizmet sağlanacaktır. Şirket sayısının artışı, hem mevcut şirketlerin kalitesini artıracak hem de yeni kurulan şirketler için güçlü bir altyapı ve sermaye gereksinimi ile kurulmalarını sağlayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Narman, ev ya da araç sahibi olmak için uzun yıllar yüksek bedeller ödenmesi gerektiği algsının doğru olmadığını belirterek, şunları kaydetti:
"Oluşturulmaya çalışılan bu önyargı, tasarrufa dayalı finansman sisteminin doğru hamleleri ile kırılmıştır. Yeni ve esnek çözümler sunan sektörümüz, her bütçeye uygun ödeme planı sunabilmektedir. En önemlisi, sektörde faiz yükünün olmaması ve çok alternatifli taksit seçenekleri sunmasıyla pek çok kişinin hayalleri gerçekleştirebilmek için fırsat sunmaktadır."
Sektörde devlet tarafından yapılacağı belirtilen düzenlemelere ilişkin Narman, düzenlemelerin ardından sektördeki şirketlerin müşterilerine sundukları hizmetlerin standart hale geleceğini söyledi.
Narman, "Sektörde bulunan şirketler için devletin koyduğu nizami kurallara uyum, risk oranını azaltacaktır. Tüm bunların yanında, kişilerin tasarruf oranının artmasıyla, bu durum ekonomimize pozitif yansıyacaktır. Ayrıca şirketler, müşteri güvenliği açısından teknolojik eksiklerini tamamlayarak, hizmette kalitenin artması sağlanmış olacaktır." diye konuştu.
"Tasarrufa dayalı sistemde faiz yükü yok"Emin Grup Yönetim Kurulu Başkanı Emin Üstün ise, 29 yıldır Eminevim markasıyla sektörde bulunduklarını belirterek, 150 bin kişinin ev ve araba sahibi olmasına vesile olduklarını söyledi.
Tasarrufa dayalı faizsiz sistemin yerli bir finansman modeli olduğunu vurgulayan Üstün, Türk ekonomisinin krizlerden etkilenmeyecek faizsiz bir finans sistemine ihtiyacı olduğunu söyledi:
Türkiye'de taşıt ve konut açığının bulunduğunu aktaran Üstün, "Tasarrufa dayalı sistemde faiz yükü yok. Bu sebeple tüketiciler ucuza konut ya da taşıt sahibi olabiliyor. İnsanlar, sistemimizi tanıdı ve benimsedi. Gelecek yıllarda sözleşme büyüklüğünün daha da artacağını öngörüyorum." değerlendirmesinde bulundu.