İSTANBUL - Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Serkan Ülgen, 2014 yılında Türkiye'de internet bankacılığı kullanan müşteri sayısının 12 milyon civarında olduğunu belirterek, "Bu sene sayı 48 milyona çıkmış durumda. 5 yılda 4 katına çıkmış. 5 yıl önce Türkiye'de 6 milyon mobil kullanıcı vardı. Şu anda 43 milyona ulaştı." dedi.
Gıda Perakendecileri Derneği'nin (GPD) düzenlediği GPD 6. Ortak Gelişim Kongresi'nde konuşan Ülgen, önümüzdeki 5 yılın en fazla değer yaratacak konusunun dijitalleşme ve dijitalleşmenin dünyada en kritik trend olduğunu söyledi.
Ülgen, dünyada hızlı bir dijitalleşme trendi olduğunu ve birçok sektörde farklı dönüşüm ve değişim yaşandığını ifade ederek, bankacılığın da bu anlamda önde gelen sektörlerden biri olduğunu vurguladı.
Perakende bankacılık olarak baktıklarında milyonlarca müşterilerinin olduğunu belirten Ülgen, milyonlarca müşterilerine en iyi hizmeti en hızlı şekilde götürmek zorunda olduklarını kaydetti.
- "Tüketicilerde dijital platform kullanımı konusunda müthiş bir değişim oldu"
Serkan Ülgen, 2014 yılında Türkiye'de internet bankacılığı kullanan müşteri sayısının 12 milyon civarında olduğunu belirterek, "Bu sene sayı 48 milyona çıkmış durumda. 5 yılda 4 katına çıkmış. Aradaki fark 36 milyon. 5 yıl önce Türkiye'de 6 milyon mobil kullanıcı vardı. Şu anda 43 milyona ulaştı." diye konuştu.
Tüketicilerde dijital platform kullanımı konusunda müthiş bir değişim olduğunu ifade eden Ülgen, "Türkiye'de nüfusumuz genç, yaş ortalamamız düşük. Bu tabii ki teknolojiye ve dijital değişime adaptasyonu kolaylaştırıyor. Diğer bir konu ise bizim bankacılık seviyemiz, Avrupalı bankalara göre daha iyi. Avrupalı bankalar 1970’li yıllarda bilgisayarlaşmaya geçerken, biz biraz daha önden geldiğimizden dolayı şu anda teknolojimiz daha iyi durumda. Bu bize dijital ve teknolojiye adaptasyon noktasında kolaylık sağlıyor." şeklinde konuştu.
Ödeme sistemlerinin insan hayatında önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Ülgen, "Tahsilatı kolaylaştırma, garanti altına alma perakendecilerimiz açısında önem arz ediyor. Farklı ödeme yöntemlerinin hayatımıza girdiğini görüyoruz. Yurt dışında bunun örnekleri daha da yaygınlaşmaya başladı. Ödeme sürecinin hızlanmasını ve basitleştirilmesini müşterilerimizle buluşturmaya çalışıyoruz." dedi.
- "(Şirketlerde hiyerarşi) Tarihe karışacağını düşünüyorum"
Unilever Türkiye ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Seçkin de yönetim kurulunda yüzde 20 kadın olan şirketlerin yarattığı fayda ve değerin, diğerlerine göre daha fazla olduğunu belirtti.
Seçkin, sektörde çevikliği 3 adımda ele aldıklarını aktararak, "Birincisi, süper farkındalık. Her şeyin farkında olmak, görmediğinizi görmek gerekiyor. İkincisi, bilgiyle karar vermek. Üçüncüsü ise hızlı hareket etmek. Bu üçünü bir araya getirdiğimizde sağlıklı çeviklikten bahsetmek mümkün. Bu 3 aşamayı önemsiyoruz." diye konuştu.
Şirketlerde hiyerarşinin, ileride gençlerin gülümseyerek hatırlayacakları bir anı olarak kalacağını ifade eden Seçkin, "Tarihe karışacağını düşünüyorum. 1970, 1980, 1990’lı yıllarda hiyerarşi iş dünyasına çok güzel fayda sağlıyordu. Emir-komuta zinciri içerisinde değer yaratan önemli bir etmendi. Ama önümüzdeki dönemde gücü, konuya en yakın, müşteriye en yakın noktaya devretmek kaçınılmaz." değerlendirmesinde bulundu.
- "Kararların, organizasyonun her seviyesinde alındığı bir şirketiz"
Mustafa Seçkin, Unilever olarak, kararların sadece yönetim kurullarında alınmadığı, hatta organizasyonun her seviyesinde alındığı bir şirket olmaya çalıştıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
"30 yıldır bu şirkette çalışıyorum. Sene başında bu göreve başladım. Geldiğimde ilk icraatım o makam odasını kaldırmak oldu. Organizasyonun içerisinde bir elektrik gibi olmak gerektiğini düşünüyorum ve her yerde çalışmaya gayret gösteriyorum. Ne kadar çok insan ile birlikte olursam o kadar çok bilgiye ulaşabileceğimi düşünüyorum. Raporlar artık en hızlı bilgi alma yöntemi değil. Herkes kendine düşen sembolik aksiyonları aldığında zaten hiyerarşinin ileride önemi azalacaktır.
Yüzyıllık alışkanlıkları olan köklü şirketlerin değişmek için bunu çok içselleştirmesi ve istemesi, hayatının içerisine sokması gerekir. Bunu yaptığınız takdirde değişim zaten güncellenecektir. Aksi takdirde sadece konuşmuş oluruz. Hep değişimi konuşmakta sakınca yok ama değişimin temalarını çeşitlendirmemiz gerekiyor. Son yıllarda gözlemlediğim şey, rekabet de değişiyor. Rekabet, son yıllarda dernek çatısı, federasyon çatısı altında farklı bir anlam kazanmaya başladı. Rakipleriniz ile birlikte çalıştığınızı gördüğünüz bir dünyadayız. İleride bu daha da yaygınlaşacak."