İSTANBUL - Analistler, küresel ekonomide yılbaşından itibaren filizlenen resesyon ihtimaline karşın politika yapıcıların neredeyse bütün araçlarını uygulamaya koyduğunu belirterek, gelecek dönemde "bekle ve gör" politikası izlenmesinin olası olduğunu söyledi.
Son dönemde küresel ekonomideki aşağı yönlü trendi önlemek amacıyla verilen yoğun çabanın ardından piyasalarda alınan önlemlerin ne derece etkili olduğu anlaşılmaya çalışılıyor.
ABD Merkez Bankası (Fed), üst üste üçüncü kez faiz indirimine giderken, analistler, ticaret savaşlarına ilişkin iyimserlik ve azalan jeopolitik risklerin Fed'i yılın geri kalanında beklemeye yönlendireceği öngörüsünde bulunuyor.
Analistler, Fed'in Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) ekim sonundaki politika faizi toplantısından sonra açıkladığı sonuç metnindeki "genişleme için uygun şekilde davranacağı" ifadesinin, " faizlerin seviyesi için uygun politikanın belirleneceği" şeklinde değiştirilmesinin bir duraksama sinyali olduğunu değerlendiriyor.
Fed Başkanı Jerome Powell'ın konuşmasında toplamda 75 baz puanlık indirimle "ekonominin iyi bir noktaya geldiğini" vurguladığını anımsatan analistler, makroekonomik verilerde önemli bir bozulma olmadığı takdirde bu demecin bir duraklama işareti olduğunu söyledi.
Fed'in bir sonraki toplantıda faiz indirimine gitmesi olasılığının oldukça düşük seviyelerde bulunduğunu ifade eden analistler, herhangi bir değişiklik yapılmaması ihtimalini yüzde 90'larda görüyor.
Faiz artırımı konusunda aceleci olmayacaklarını belirten Powell, "Faiz artırmamız için enflasyonda ciddi bir yükselişi görmemiz gerekiyor." ifadesini kullanmıştı.
ABD'nin makroekonomik verileri Fed'in elini rahatlattıABD ekonomisinde son dönemde açıklanan veriler, dünyanın en büyük ekonomisinde gidişatın beklendiği kadar kötü olmadığını ortaya koyuyor.
3'üncü çeyrek büyüme verisi, yüzde 1,9 seviyesinde gerçekleşti. Piyasa beklentisi olan yüzde 1,6'nın üzerindeki büyüme verisi, piyasada "görece" rahatlama sağladı.
Analistler, büyümenin alt kalemlerinin de Fed'in elini rahatlattığını, özellikle yüzde 2,9 artan kişisel harcamaların büyümeye en önemli katkıyı sağladığını vurguladı.
Kamu harcamalarının büyümeyi destekleyen bir başka alt kalem olduğuna işaret eden analistler, yatırımların ise büyüme üzerinde negatif etki yaptığına dikkati çekti.
Analistler, yatırımlar artırılmadığı takdirde sadece harcamalarla ABD ekonomisinin büyümesinin yeteri kadar desteklenemeyeceğini ve Fed'in bu konudaki politikalarının gecikmeli yansımasının dikkate alınması gerektiğini vurguladı.
ABD'de açıklanan tarım dışı istihdam ile ISM imalat dışı endeks verilerinin beklentilerin oldukça üzerinde geldiğini anımsatan analistler, bu verilerin piyasada güçlenen faiz indirimlerinin kesintiye uğrayacağı beklentisini güçlendirdiğini kaydetti.
Ticaret savaşlarına dair olumlu gelişmeler belirsizlikleri azaltıyor
Analistler, ABD ile Çin arasında devam eden ticaret görüşmelerine ilişkin olumlu haberlerin küresel piyasalardaki belirsizliği görece azalttığını, bu konunun özellikle Fed tarafından yakından takip edildiğini belirtti.
Ticaret görüşmelerinde ilk fazın imzalanmasının iki tarafta da dillendirildiğini ifade eden analistler, bu durumun yaşanması halinde piyasa yapıcıların küresel ekonomi için birincil risk faktörlerinden kabul ettiği bir unsurun da önemini kaybedeceğini söyledi.
Analistler, küresel ekonomideki belirsizliklerin yavaş yavaş ortadan kalkması halinde merkez bankalarının, attıkları adımların sonuçlarını görmek için beklemeyi tercih edeceklerini düşündüklerini kaydetti.
Avrupa'da da piyasalar bir süre izlenecekAvrupa'da ise Avrupa Merkez Bankası (ECB), son toplantısında, politika faizinde herhangi bir değişikliğe gitmezken, Mario Draghi, ECB Başkanı olarak bankanın yönetim konseyi toplantısına son kez katılmasının ardından düzenlenen toplantıda, sözle yönlendirme kısmında da atılan adımların sonuçlarının izleneceğini ifade etmişti.
Analistler, özellikle Brexit konusunda görece rahatlama sağlanmasının ECB'nin üzerindeki baskıları nispeten azalttığını, parasal genişleme için halihazırda önemli adımların atıldığını söyledi.
Eylülde yapılan toplantıda, faiz indirimiyle birlikte aylık 20 milyar avroluk tahvil alım programının başlatılmasına karar verildiğini anımsatan analistler, ECB'nin faiz indirimi olasılığının oldukça düşük seviyelerde fiyatlandığını kaydetti.
Analistler, ECB'nin faiz indirimine yönelik piyasa beklentilerinin yaklaşık yüzde 25 ile 2020'nin ilk çeyreğine kadar düşük olasılıkta kaldığını, bu tarihten itibaren ekonomik görünümde gelişme olmaması halinde ise faiz indiriminin yaklaşık yüzde 45 olasılıkla fiyatlandığını bildirdi.
Asya ekonomileri de aldıkları kararların sonuçlarını bekliyorABD ve Avrupa'dakine benzer durumun Asya'da da yaşandığına dikkati çeken analistler, Japonya Merkez Bankası'nın (BoJ), son toplantıda, daha önceki politika kararlarına ek bir karar almadığını söyledi.
Analistler, politika faizini yüzde eksi 0,1 seviyesinde bırakan BoJ'un, ayrıca yıllık 80 trilyon yen büyüklüğündeki devlet tahvil alım programını değiştirme ihtiyacı duymadığını da belirterek, BoJ Başkanı Haruhiko Kuroda'nın politika faizi toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, "ellerinde yeterince para politikası araçlarının olduğunu ancak bunun için bir süre bekleyeceklerini" söylediğini hatırlattı.
Analistler, Çin tarafında da, ticaret savaşlarının gidişatına yönelik pozisyon alındığını, Çin Merkez Bankası'nın (PBoC) sadece piyasanın likidite ihtiyacını karşılamaya yönelik adımlar attığını kaydetti. PBoC'nin 1 yıllık orta vadeli kredi faizlerini yüzde 3,3'ten yüzde 3,25'e indirerek piyasayı rahatlatmaya çalıştığını ifade eden analistler, bankanın, politika faizini kullanmayı ertelemeye devam ettiğini söyledi.
Analistler, imalat dışı Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) ile bileşik PMI verilerinin de beklentilere paralel geldiğini, böylece yılbaşından bu yana süregelen resesyon beklentilerinin görece duraksadığını kaydetti.