07.01.2016 Tarihli Basın Toplantısı Metni
Değerli basın mensupları,
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin talimatı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Rum kesimi arasında gerçekleşen görüşmelerin yakından izlenmesi amacı ile Milliyetçi Hareket Partisi biz izleme grubu oluşturmuştur. 4-5 Ocak tarihleri arasında MHP İstanbul milletvekili Arzu Erdem, Afyon milletvekili Mehmet Parsak ve Isparta Milletvekili Nuri Okutan ve Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ’dan oluşan bir Milliyetçi Hareket Parti heyeti KKTC’de Rum kesimi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı arasında süren görüşmeler konusunda bilgi edinmek amacı ile incelemeler gerçekleştirmiştir. Bu ziyaret önümüzdeki dönemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapacağımız inceleme ve araştırmaların birinci adımını teşkil etmiştir.
Görüşmeler ağırlıklı olarak konu uzmanı akademisyenler, araştırmacılar, gazeteciler ve hukukçular ile sürdürülmüştür. Ayrıca Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Hüseyin Özgörgün, Ulusal Birlik Partisi milletvekili ve Ulaştırma Bakanı Sayın Tahsin Ertuğrul ile Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Serdar Denktaş ile de görüşmeler yapılmıştır.
Değerli basın mensupları,
KKTC ziyaretimizin nedeni, basın ve yayın organlarından izlediğimiz Rum kesimi ile görüşme sürecinin vahim gelişmelere gebe olduğuna dair izlenim olmuştur. Bu nedenle Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli tarafından bir heyetle gelişmeleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde incelemekle görevlendirildik. Ankara’da gerçekleştirdiğimiz ön çalışmadan sonra 2 günlük yoğun görüşme trafiğinin neticesinde KKTC’den giderken sahip olduğu endişelerden çok daha büyük endişeler ile Türkiye’ye döndük. Bu endişelerimizi ve nedenlerini Türk Milleti ile paylaşmayı görev biliyoruz.
Değerli basın mensupları,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Rum kesimi arasındaki müzakereler 6 ana başlık altında sürdürülmektedir. Bunlar sırası ile 1) Federal Devlet, 2)Mali Sorunlar, 3) AB Mevzuatı, 4)Mülkiyet, 5)Toprak Paylaşımı 6) Garantörlük haklarıdır. Müzakerelerin temel ilkesi “bir şeyde anlaşılmaz ise hiçbir şeyde anlaşılmayacaktır” şeklinde ifade edilmektedir. Ancak bir konu üzerinde anlaşılması anlaşmanın nihai olduğu anlamına da gelmemektedir. Yeniden aynı konuya dönülüp, bir başka karara varılabilmektedir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı adına müzakereleri sürdüren heyet ne yazık ki, bazı yapısal zaaflara sahip olduğunu gördük. Bunların başında heyet üyeleriniz deneyimsizliği ve belirli konulardaki bilgisizliği geliyor. Türk heyeti bu tür müzakerelerde hayati bir öneme sahip olan devletler hukuku ve Avrupa Birliği hukuku konularında yetersizdir. KKTC Heyetinin bu büyük açığının giderilmesi için bazı çalışmalar yapılmaktadır. Bu açığın ortaya çıkmasına neden olan Kıbrıs’ta devletler hukuku ve Avrupa Birliği hukuku konusunda deneyimli kadroların olmaması değil, Akıncı’nın dar kadrocu, hizipçi bir yaklaşımlar heyetini oluşturmuş olmasıdır. Ayrıca, Kıbrıs’ta müzakerelerin tarihine vakıf olmak büyük bir önem taşımaktadır. Türk heyetinin bu açıdan da zayıf olduğu görünmektedir. Ne yazık ki, bu zaaf gizli bir zaafta değildir. Bu zaafı ilk kez tespit eden Milliyetçi Hareket Partisi heyeti de olmamıştır. Türk heyetinin yetersizliği uluslararası basına geçmiş bir husustur. Rum tarafının daha deneyimli kadrolar ile masaya oturduğu genel kabul görmüş bir husustur.
Değerli basın mensupları,
Türk heyetinin ikinci önemli zaafı iddiacı, çekişmeci, müzakereci bir müzakere tekniğine sahip olmamasıdır. Bu durum Türk heyetinin ideolojik yapısındaki çarpıklığın bir neticesi olduğu kadar biraz önce dikkat çektiğimiz uluslararası müzakere konularında acemiliğinde bir sonucudur. Ne yazık ki, Türk heyetinin müzakere tekniği ancak teslimiyetçilik şeklinde ifade edilebilir. KKTC’yi temsil eden heyetin müzakerelere yaklaşımı ne yazık ki “ne kurtarırsak kardır” şeklinde bir anlayış üzerine kuruludur. Türk heyetinin çarpık ideolojik duruşundan kaynaklanan bu ezik ruh hali güven artırıcı önlemler siz konusu olduğunda da kendisini sanki Türkler Rumların güvenini kazanmak zorunda imiş gibi bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Oysa, 1960 öncesinde Türklere saldıran EOKA şeklindeki Yunan-Rum faşizmidir. 1960 sonrasında kurulan Kıbrıs Cumhuriyetini, Türkleri ortaklıktan çıkararak yıkan Makarios adlı din adamı kılıklı siyasetçidir. 1974’de askeri bir darbe ile Makarios’u yeterince hızlı Türkleri yok etmediği için deviren Yunan cuntası ile Rum faşist çeteleridir. Özetle, güven kazanılacak ise Türkler Rumların değil, Rumlar Türklerin güvenini kazanmak zorundadır.
Oysa Rum tarafın bu noktadan çok uzaktır. Bitmek tükenmek bilmeyen Yunan/Rum şovenizminden kaynaklanan bir tavır ile masada oturan Rum heyeti saldırgan bir tavır ile görüşmeleri sürdürmektedir. Rum tarafının “1974-2016 arasında yaşananları nasıl tarihe gömerek” Kıbrıs’ta Rum devletini yeniden tesis ederiz anlayışına dayanmaktadır.
Değerli basın mensupları,
Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’nın müzakereleri sürdürme şekli de anti demokratik ve şeffaf olmaktan uzaktır. Akıncı’dan önce Cumhurbaşkanlığı görevi yapmış olan rahmetli Denktaş, Sayın Talat ve Sayın Eroğlu, görüşmeler sırasında siyasi parti liderleri ile görüş alışverişinde bulunarak, ileri sürecekleri veya reddedecekleri bir konu hakkında görüş almakta ve iç müzakere gerçekleştirmişlerdir. Oysa Akıncı yapılan uyarılara rağmen siyasi parti liderleri ile sağlık bir iletişim kurmama konusunda kararlı görünmektedir.
Üstelik Sayın Akıncı, görüşmelerin içeriği konusunda da Kıbrıs Türk halkını bilgilendirmemektedir. Müzakerelerin tam tutanağının tutulmadığı konusunda şikayetler vardır. Tutulan tutanakları ise sadece isteyen milletvekilleri Mecliste bir odada okuyabilmekte ancak dışarıya çıkaramamaktadırlar. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını ortadan kaldıracak, Kıbrıs Türk halkının elinden topraklarını alacak bir müzakere süreci yürüten Cumhurbaşkanı ve heyetin temsil ettiği millete karşı daha sorumlu davranmalıdır. Türk Milleti ve Kıbrıs Türk halkı çoğu kez müzakerelerin içeriği konusunda Kimsenin Türk Milletinden ve Kıbrıs Türk halkından yapılan müzakereler konusunda bilgi saklamaya hakkı yoktur.
Değerli basın mensupları,
Bütün bunlardan daha vahim olan husus, AKP iktidarının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığının arkasında duramamasıdır. Bir Türk devletinin varlığı Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği tam üyeliğine feda edilemez. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin toprakları küçük olabilir. Nüfusu az olabilir. Ancak bu Kıbrıs Türklüğü’nün büyük bir istiklal mücadelesi verdiği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulması için büyük fedakarlar yaptığı gerçeğini ortadan kaldırmaz. AKP Hükümeti Annan Planını kabul ederek Türk tarihine karşı bir suç işlemiştir. Annan Planı’nın Rumlar tarafından kabul edilmemesi, Allah Türk Milletine lütfu olmuştur. Annan Planı kabul edilse idi, adadaki şehitliklerimiz bile yerlerinden sökülecekti. Ancak daha yakın tarihte Süleyman Şah’ın mezarını kaçıran bir anlayışı temsil eden AKP için Kıbrıs’tan da şehitlerimiz nakletmenin çok utanç verici olacağını düşünmek mümkün değildir. Bu sonuçtan Türk Milletini ve şehitlerimizi aziz naaşlarını Rumların bitmek tükenmek bilmeyen iştahları korumuştur.
AKP Hükümeti’nin bugünde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geleceği konusunda kafası karışıktır. Sorunların temelinde de bu vardır. Ankara’da bazıları 10 sene sonra var olup olmayacağı bile belli olmayan Avrupa Birliği’nden yeni yeşil ışık almak için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yok etmeyi düşünebilirler. Dış İşleri Bakanı Çavuşoğlu, son müzakere sürecinde Yunanistan’ın garantörlükten vaz geçeceğini açıklaması üzerine 26 Kasım 2015’de garantörlüğün en son görüşülebilecek husus olduğunu belirterek “Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki garantörlüğünü” görüşülebilir konu haline getirmiştir. Bu aşamada paylaşmayı düşünmediğimiz değişik iddia ve bilgileri de araştırıyoruz. Önümüzdeki günlerde araştırmalarımız neticelendiğinde bu hususları da Türk kamuoyu ile paylaşacağız.
Değerli basın mensupları,
Milliyetçi Hareket Partisi önümüzdeki günlerde de Kıbrıs’ta gerçekleşen müzakereleri yakından izlemeye devam edecektir. Milliyetçi Hareket Partisi Kıbrız İzleme grubu önümüzdeki günlerde KKTC’de temaslarda bulunmaya devam edeceği gibi KKTC’den uzmanları Ankara’ya davet ederek bilgi alacaktır. Kıbrıs’taki müzakereleri TBMM’ne taşıyacağız. Milliyetçi Hareket Partisi, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni unutmamıştır. Unutmayacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi, Kerkük’ü, Telafer’i, Tuz’u unutmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi Irak Türkmenlerini unutmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkmen Dağını unutmamıştır. Halep’i unutmamıştır. Bayır-Bucak’ı unutmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi sadece Türkiye’nin değil, bütün Türk Dünyası’nın sorunlarını göğüsleme mücadelesini nasıl kuruluşundan buyana verdi ise bundan sonra da tavizsiz vermeye devam edecektir.