GÖNEN COĞRAFYASI
Gönen, Isparta İlinin 24 km. kuzeyinde olup, doğusunda Atabey, batısında Keçiborlu, kuzeyinde Uluborlu ilçeleri ile komşudur. Ayrıca güneybatısında Burdur ili bulunmaktadır. Isparta- Burdur karayoluna 5 km. asfalt yol ile Kırıkçayır mevkiinde bağlanan ilçenin yüzölçümü 372 km², rakımı l020 m.dir. İlçede Akdeniz iklimi hüküm sürmekte olup, yaz ve kış aylarında devamlı akan akarsuyu yoktur.
İlçenin kuzeyinde Tınaz Dağı ve yaylası, Kale Dağı, güneyinde Söbü Dağı ile çevrili geniş bir ovası bulunmaktadır. Manastır koruluğu dışında, yetişmiş orman sahası yoktur. 1989 yılından itibaren yukarıda adı geçen dağların eteklerinde “YEŞİL KUŞAK” adı altında, çam ve sedir ağacı dikim çalışmaları yapılmıştır.
GÖNEN’İN TARİHÇESİ:
İlçemiz ismi olan Gönen; sevilmek, mutlu olmak, bolluğa, berekete kavuşmak gibi anlamlar gelmektedir. Roma İmparatoru Augustos’un ‘Psidia’ diye anılan yörede (Isparta-Burdur) kurduğu dört şehirden biri olan Gönen, o devirlerde (Comana, Conana, Conan) gibi adlarla anılmıştır. Daha sonraları, Gönen olarak günümüze kadar gelmiştir. Konan ismi ile de anılan Gönen, Konan ismini kervancıların İzmir-Aydın kervan yoluyla İç Anadolu’ya geçerken Gönen höyüğündeki fener nedeniyle, burada konaklamalarından almıştır.
Gönen, eski bir medeniyet beşiği olup, tarihi M.Ö.2000 yıllarına kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Ne zaman kurulduğu hakkında, kesin bir tarih tespit edilememiştir. İlçenin kuzeybatısında, 1650 m. yükseklikte bir tepe üzerinde tarihi bir kale olup, kale hakkında bugüne kadar, hiçbir arkeolojik araştırma yapılmadığından, geniş bir bilgi yoktur. Kale, 4 m. uzunluğunda, 1 metre genişliğinde taşlarla yapılmıştır. Kalenin ihtiyacı olan su Yuvecca yaylasından, 35 cm çapındaki künk borularla sağlanmıştır. Yine tarih öncesi devirlere ait olduğu sanılan, Gönen Ovası üzerinde bulunan iki tepecikten oluşan höyükler hakkında da, arkeolojik çalışmalar yapılmadığından, kesin bilgiler yoktur. Yapılan araştırmalara göre, ilk yerleşim yeri Yuvecca, şimdiki yayla adıyla bilinen yerdir. Buraya ilk gelenler yöre içi göçerleridir. O zamanlar, şimdiki Gönen’in bulunduğu yer ova ve göl halinde olduğu için yerleşim yeri Yuvecca’da gerçekleşmiştir.
Selçukluların yıkılış devrinde, Anadolu coğrafyasının birçok yerinde, farklı beylikler ortaya çıkmıştır. Bu yörede ise Hamitoğulları Beyliği kurulmuştur. Zamanla toprakları daralan Hamitoğulları, topraklarının bir bölümünü Osmanlı Padişahı I. Murat’a satmış, Gönen’e çekilerek kalan topraklarını buradan idare etmiştir.
Böylece Gönen, büyük ve köklü bir yerleşim yeri özelliği kazanmış, çevresinde 16 köy kurulmuştur. Osmanlı devrindeki kayıtlarda, Gönen için “Hamit İlindeki Gönen” ibaresi yazılıdır. Selçuklulardan kalma tarihi hamamın taş yazıtında bulunan, “Şehri Gönen, Kasaba-i Isparta” ibaresi de Gönen’in ne denli önemli bir yerleşim yeri olduğunun kanıtıdır.
İlçede mezarı olduğu tarihi araştırmalarla tespit edilen Yunus Emre’nin Manastır Mevkiinde türbesi bulunmaktadır. Prof. Dr. Fuat KÖPRÜLÜ, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvuflar adlı eserinde Bursalı İsmail Hakkı’ya atıf yaparak, Yunus Emre’nin mezarının Keçiborlu yakınındaki gölün doğu tarafında olan dağ sırtında bir köyde olabileceğini ifade etmektedir. Bu ifadeden anlaşılacağı üzere, bu yer ilçemiz sınırlarında bir yer olan Manastır Mevkiini ve Güneykent Beldesini işaret etmektedir. Bu nedenle ilçemizde Yunus Emre, Balım Sultan ve Şeyh Saadettin Türbesi Turizm Tanıtma Derneği kurulmuştur. Her yıl Haziran ayının ilk haftasında, Yunus Emre Aşure Günü düzenlenmektedir. Bu günü düzenlemekteki amaç, Yunus Emre’yi halka tanıtmak ve sevdirmek; böylece yöre halkının gönlünde yaşattığı Yunus Emre’ye bir mekân da Gönen’de sağlamaktır.
GÖNEN’İN TARİHİ
Gönen eski bir medeniyet beşiği olup M.Ö 2000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Ne zaman kurulduğu hakkında bir tarihi tespit bulunamamıştır. Buluntular M.Ö.2000’li yıllardan daha eski değildir. Sandıklı ovalarındaki Kusura Medeniyetinin Isparta ovasına yakınlığı ve ayni ovanın Ahatlı Beline girilebilecek tabii bir durumda bulunması bunu teyit eder. (Çünür ile Senirce arasında bir gedik ve bu gediğin batısında bir ahat ağacı varmış. Bu nedenle buraya Ahlatlı Gedik adını vermişlerdir) Çarkta yapıldığı bildirilen kırık saplı çanaklar ve çift kulplu vazolar bulunmaktadır.
Yortan mezarlığında çift kulplu vazo veya teknik biçim bakımından aynı mezarlığın diğer çömlek buluntularının çağına nazaran daha sonraki safhalara aittir. Sandıklı ile Isparta, Dinar ve Eğirdir arasındaki bölgeler dağlıktır. Yalnız bu dağların arasındaki yer yer küçük ovalar vardır. Senirce gibi kazısı kısa süren ve bir tesadüfün esri olan Bozanönü istasyonu bir tarafa bırakılırsa bu ovada göl olduğundan araştırma yapılamamıştır. 32 senede bir çıkan memba suyu 7-8 senede yok olmakta imiş.1938 yılında çıkan bu su 1945 yılında kaybolmuştur. Gönen’lilerden avcılığa meraklı olan Veli ÇAVUŞ kayık yaptırarak bu gölde avlanmıştır.
Isparta ovasında bu güne kadar sistemli kazı araştırmaları yapılmamıştır. Senirce’nin Kusura’ya yani Afyonkarahisar ve Sandıklı ovalarında kurulan kültürün büyük merkezine veyahut Pratohistorik yerleşmelere bu iki ovaya yakınlığı olacaktır. Kusura’nın ikinci yerleşme Katamislanbi’nin dediği gibi birincisinden başlayan Tetrici bir intikal veyahut tekabül eseridir. İkisi arasında bir kesilme veya yeni göçleri işaretleyen hiçbir belge yoktur.
GÖNEN’DE TARİHİ KALE
İlçenin kuzeybatısında 1650 metre yükseklikte bir tepe vardır. Savunulması kolay olacağından zamanında kale bu tepenin zirvesine inşa edilmiştir. Kalenin yapımında 4 metre uzunluğunda 1 metre genişliğinde taşlar harçsız bir şekilde bina yapılmıştır. Kalenin ihtiyacı olan su Yuvetça yaylasındaki pınarlardan yaklaşık 35 santimetre çapındaki toprak künklerle sağlanmıştır. Kalede oldukça kalabalık bir nüfusun bulunduğu anlaşılmaktadır. Zamanla tabii afetler ve savaşlar sonucunda bu şehir harabe halini almıştır. Kale tarih öncesi devirlere ait olduğundan geniş araştırmalarıma rağmen bu tarihi kale hakkında hiçbir belge elde edemedim.
YAZILI TAŞLARIN TETKİKİ Bölgemizde ilk ilmi tetkiki yapan İzmir eski kilisesi başrahibi T. V. J. Arondel olmuştur. Bu zat 1870 senesinde İzmir- Aydın yolu üzerinden Uluborlu ve Yalvaç’ı gezmiştir. Maksadı Hristiyanlık tarihinde sembol durumundaki Pisidia’nın Antıyof şehrinin mevkiini bulmaktır. Bu yöreleri ilk defa ziyaret ederek vaazlarda bulunmuştur.
1912 yılında Uluborlu ve Yalvaç’a gelen Ramsay arka arkaya 4 defa gelerek Yalvaç harabelerinin bütün tarihi karakterlerini meydana çıkarmaya muvaffak olmuştur. Uluborlu ilçemizdeki Apollonya şehri dönemine ait eserler buradaki bilhassa yazılı taşların mevcudiyetini ve Gönen ilçemizde vaktiyle Pisidia’nın mamurlarından biri olduğundan Gönen’deki yazılı taşların da toplanabileceği konusunda haber vermiştir.
Bu taşlardan bazıları şunlardır:
Üzerinde büyük zincir işlemeleri,
Üzüm salkımı işlemeleri,
Çeşitli çiçek işlemeleri,
Kadın ve erkeğin bir ellerinin yan yana işlenmiş resimleri
İnsan başı işlemeleri,
Çeşitli taş işlemeleri mevcuttur.
GÖNEN HÜYÜĞÜ
Ovanın kuzey ve güney çevresinde yaptığımız tetkikler neticesinde bizi en çok ilgilendiren olay ova ortasına düşen; Kır dağı kalker kitlesi ve ovanın güney ve güneydoğusundaki mağara ve kaya sığınaklarıdır. Arkeolojide ismini sık işitmeye başladığımız Senirce Köyü bu dağın güney eteklerinde kurulmuştur. Mağaralar köye yakındır. Ayrıca bu köy civarı kültürü muhtelif yazarlar tarafından nasıl değerlendirildiğini Arkeolog Tahsin ÖZGÜÇ’ün “Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi dergisi Cilt 2 No 3de” çıkan Ön Tarihinde Isparta ovası Kültürü adlı makalesinden öğreniyoruz. Bu köy ve ona yakın olan diğer hüyükler Isparta ili çevresindeki ovaların en eski iskân yeridir. Biz bu hüyüklerde ovayı basan göl yüzünden bir araştırma yapmak fırsatını bulamadık.
Yalnız, mevzumuza dahil Isparta çevresindeki hüyük yayılışlarının daha iyi bir tetkike muhtaç olduğunu kaydetmek istiyoruz. Literatürde Gönen Senirce ovasındaki rakımı az ve geniş bir saha işgal eden Gönen hüyüğünden hiç bahsedilmiyor. Bu yerleşim mevkilerine bir harita ile coğrafi durumuna uygun olarak tespiti hayırlı bir iş olacaktır.
1944 yılında Ankara’da Ispartalılar vakfı tarih, kültür ve ekonomi içerikli bir panel tertiplemişlerdir. Bu toplantıya Afyon, İzmir, Burdur, Denizli, Antalya valileri, kaymakamları ve belediye başkanları ile bazı dernekler davet edildi. Gönen’den Yunus Emre Derneği de davet edildi. Konuşmacılar bazı yerlerde araştırma ve kazılar yapıldığını uzun, uzun anlattılar. Konuşma sırası bana geldiğinde Gönen’in 4000 yıllık bir şehir olduğunu Türkler buralara geldikten sonra Türkçe( Osmancık, Kışlacık, Karşıyaka, Köşk, Mihrapönü, Höyük) gibi yer isimleri koyduklarını başta kale olmak üzere burada kalabalık bir nüfusun yaşadığını izah ettim. Isparta ve çevresi zengin tarihi oluşumlara sahne olmuş bir bölgededir. Bu yazımızda Hamit iline ait belgelerden bazıları şöyledir:
978-1570 senesinde Kıbrıs adasının fethi sırasında yararlılık gösteren ve Hamit sancağında il kaza merkezi olan Gönen’in Gevges Köyünden Hasan isimli bir kişiye terakki olarak 5000 akçe verilmesi hakkındadır. Bir zamanlar muharebelerde yararlılık gösterenlere tımar vermek ve bu suretle onlara her zaman harbe hazır bir vaziyette bulundurmak Osmanlı Askeri Teşkilatı için çok önemli bir rol oynamaktaydı.
SPOR HAREKETLERİ
Düğünlerde güreşler yapılır. Kasap Mahallesi çok kalabalık olduğundan bu mahalle bir ekip olur. Diğer dört mahallede karşı taraf olarak güreş müsabakaları yapılırdı. Diğer taraftan 5 ve 10 kiloluk gülle atma, 100 kiloluk demir kaldırma müsabakaları yapılırdı. Bu müsabakalara çevre kasaba ve köylerden pehlivanlar davet edilirdi.
Güreşlerin basamakları dörde ayrıldı:
1- Kara güreşçileri
2- Ayak Güreşçileri
3- Orta Güreşçileri
4- Baş Pehlivanlar
Komşumuz Uluborlu ve Senirkent’in geleneksel bölge güreşlerine Gönen’den pehlivanlar katılırdı. Gönen’li Çakacı Pehlivan bu güreşlerde ün yapmıştır. Yaşlandığında yerine Süleyman EREN’i yetiştirmiştir. Süleyman EREN bu bölge güreşlerinde başpehlivanlığı birkaç yıl muhafaza etmiştir. O da son zamanlarda Çolak Mustafa Kurutepe’yi yetiştirmiştir. Kurutepe’ de bu güreşlerde kasabamıza ün kazandırmıştır. El ve ayak ile oynanan top oyunları yaygınlaşınca Milli Yağlı Pehlivan Güreşlerimiz uzun süre gerilemiştir. Ata sporumuz olan yağlı güreşler yılda bir defa olmak üzere bölge güreşleri tertip edilmektedir.
ÖKÜZ ve MANDA GÜREŞLERi
Hayvan Besiciliği çok eskilere dayanmaktadır. Afyon küspesi mısır, arpa, buğday, burçak yarması karıştırılarak iyi bir yem karması elde edilirdi. Bilhassa kışın hayvanlara iyi bakılır, manda boğaları şimdi spor sahası meydanlığında yarıştırılırdı. Mandalar yarıştırılırken gençler ellerinde sopalarla halatlarla çevrede hazır bulunurlar yarışı kazanan manda yendiği mandayı uzun süre kovalamaya devam ederdi. İkinci olan yenilen manda Gönen dışından gelmişse Gönen ovasından dışarı çıkıncaya kadar, yerli ise evlerinin kapısını kırıncaya kadar yarış sürerdi. Bu nedenle yarış bitince büyük hadiseler çıkmaması için manda sopalarla ve halatlarla kontrol altına alınırdı. Son yıllarda mera ve çayır kalmadığından mandanın nesli tükenmiştir.
TİMURLENK GÖNEN’DE
Bir rivayete göre Uluborlu’dan hareket eden Timur Uluborlu’dan Gönen yönüne gelirken Uluborlu dağındaki çeşmenin suyunu çok beğenmiş. Bu su “ne ala su” diyerek ordusuna “Hepiniz bu sudan için” demiş, (Bu suya halen Hekim Suyu denilmektedir.) Ordusunu hareket ettiren Timur orman yolundan Gönen yüzüne atlamış, oradaki memba suyunun başında yemek molası vermiş. Timur’un hoşuna giden bu suya da “Daha Ala su “demişlerdir. Uzun zaman daha ala diye söylenirken sonraları “Tarla suyu” adı verilmiştir. Timur’un geçtiği sırta da Timurlu Sırtı denilirken, şimdi ”Demirli Sırtı” diye anılmaktadır. Gönen’den geçen Timur hiç zarar vermedi diye Gönen kadısı Hamza oğlu Isa tarafından verilmiş belge vardır.
Bu sudan bir müddet içenlerin böbreklerindeki taşlar küçük ise düştüğü hastalar tarafından söylenmektedir. Taşlar büyük ise sancı yapmaya başladığında ameliyatla alınmaktadır. Çevrelerden gelenlerin burada yatıp kalktıkları, şifa buldukları günden güne isim yapmıştır.
EKONOMİK DURUMU: İlçenin gelir kaynaklarının başında tarım ve hayvancılık gelmektedir.
BİTKİSEL ÜRETİM
İlçemizi ekonomik yönden etkileyen başlıca ürünler sırasıyla aşağıdaki gibidir.
Elma: İlçemizde toplam olarak en fazla gelir getiren ürün elmadır. İlçemizdeki elma bahçelerindeki esas çeşitler Starking Delicious ve Golden Delicious dir. Son yıllarda yarı bodur Starking (Starkrimson Delicious) ve yarıbodur golden (Starkspur Golden) çeşitler yaygınlaşmıştır. Toplam 8930 dekarlık alanda 16.000 ton elma hasat edilmektedir. Elma varlığının 4.160 dekarı Merkezde, 3.660 dekarı da Senirce Köyündedir.
Gül: İlçemizde 3758 da. yağ gülü alanı mevcuttur. Bu alanlardan 1425 ton yağ gülü çiçeği elde edilmiştir. Yöremizin beldemizin ismi anılan güller diyarında ilimizin en fazla gül üretim alanı ilçemizde mevcuttur. Elde edilen gül yağı özellikle Arap ülkelerine ve Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir. Gül üretiminin 2.100 dekarı Güneykent Kasabamızda, 1087 dekarı da Merkezde yer almaktadır.
Arpa: İlçemizde alan olarak en fazla ekilen üründür. Kuru tarım yapılan alanların büyük bir kısmında arpa tarımı yapılmaktadır. Toplam 42,697 dekar alanda arpa üretimi yapılmaktadır. Arpa ve buğday alanlarının genelinde sulama yapılmamaktadır.
Buğday: Genellikle sulu görünen fakat sulanmayan kıraç alanlarda ekimi yapılmaktadır. 10,810 dekarlık alanda buğday ekimi yapılmaktadır. İlçemizde son yıllarda makarnalık buğday çeşitlerinden ekmeklik buğday çeşidine kayma gözlenmektedir. Özellikle kışın soğuğa dayanıklı Bezostaja, Çeşit-1252, Kızıltan 91 çeşitleri yaygın olarak ekilmektedir.
Sebze:
İlçemizde özellikle domates dikimi yaygınlaşmaktadır. Toplam sebze alanı, 2178 dekar civarıdır. Sırık domates çeşitlerinin yetiştiriciliğinde ve salçalık domates yetiştiriciliğinde büyük bir artış olmuştur. Ayrıca seracılık gittikçe yayılmaktadır. 46 adet toplam 40.000 m 2lik yay çatılı plastik sera alanı bulunmaktadır.