Isparta Valisi Vahdettin Özkan, Türk halkının sığınmacıların dertleriyle hemdert olmasının kadim Türk medeniyetinin bir özelliği olduğunu vurgulayarak "Her insanımız bu türden mağdur, mazlum olan yerinden olan insanlara yardımcı olma temayülündedir.
Isparta Valisi Vahdettin Özkan, Türk halkının sığınmacıların dertleriyle hemdert olmasının kadim Türk medeniyetinin bir özelliği olduğunu vurgulayarak "Her insanımız bu türden mağdur, mazlum olan yerinden olan insanlara yardımcı olma temayülündedir." dedi.
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Rektörlüğü, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Dış İlişkiler Koordinatörlüğünce düzenlenen "Ülkemiz ve Bölgemiz Perspektifinden Mülteciler: Sosyal, Kültürel, Ekonomik ve Akademik Boyutu" konulu panel, Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı Kongre Merkezi'nde başladı.
Panelin açılışında konuşan Isparta Valisi Vahdettin Özkan, dünyada tarih boyunca insanların doğdukları yerde büyümek ve yaşamak istediklerini söyledi.
Ekonomik, siyasal istikrarsızlıklar ve çevresel faktörler sonucunda tarihin her döneminde belli göçler yaşandığını anlatan Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunların tabii olanları, 'sosyolojik göç' denilen toplumsal hareketliliğin dışında olağanüstü şartlarda insanların kendi doğduğu topraklardan ayrılması, psikolojik olarak derin bir travma ve toplumsal kargaşanın ifadesi. Günümüzde de dünyadaki siyasal istikrarsızlıklar, toplumların içindeki kargaşalar, bu insanların kitlesel nüfus akımlarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Türkiye'nin çevresindeki istikrarsızlıklar, bölgemizi bu açından sorun alanı haline getirdi."
Bu durumun bütün toplumlar ve devletler için sorun haline geldiğine işaret eden Özkan, böylece sığınmacı sorununun insani boyutunun yanı sıra evrensel bir duruma geldiğini kaydetti.
Türk halkının mültecilerin dertleriyle hemdert olmasının kadim Türk medeniyetinin bir özelliği olduğunu vurgulayan Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her insanımız bu türden mağdur, mazlum olan yerinden olan insanlara yardımcı olma temayülündedir. Bunların sağlıklı şekilde analiz edilmesi ve yardımcı olma temayülünün bilimsel olarak ele alarak, sonuç odaklı eksene oturtmak lazım. O yönüyle bu toplantının önemli olduğunu düşünüyorum. Bu önemli hasletlerini aynı zamanda hukuki düzenlemelerle bilimsel olarak ortaya çıkarıp, bu konuda yardımcı olacak kurumların insanların kabiliyetlerini iyi organize ederek birleştirmemiz lazım."
İslam medeniyetinin farkı
AK Parti Isparta Milletvekili Sait Yüce de TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu içinde kurulan Mülteci Hakları Alt Komisyonu üyesi olduğunu belirterek bu vesileyle mültecilerle ilgili çeşitli ziyaretlerde bulunduklarını ve kurumlardan gelen temsilcileri dinlediklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Dünya beşten büyüktür" ifadesini hatırlatan Yüce, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu, çeşitli platformlarda zaman zaman dile getirdiğimiz bir husus. Batı medeniyetiyle İslam medeniyeti arasındaki çok önemli farklardan birisini Bediüzzaman hazretleri şöyle ifade ediyor, 'Batı medeniyeti kuvvete dayanır, hakka değil. Kuvvetli olan haklıdır' diyor. Halbuki İslamiyet, 'Haklı olan kuvvetlidir' diyor. Onlar silah güçleri, askeri güçleri, para güçleri, başka güçler ile insanların topraklarını sömürmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Sınırlarımızda yaşananlar, mülteci hadiselerine neden olan olaylara baktığımızda hangi ülkelerin uçakları, gemileri, kara ve hava birlikleri Suriye'de varsa bu ülkelerin orada petrol veya gaz kuyuları var. Kuvvet ve hak meselesine nasıl baktıklarını bu çok açık bir şekilde gösteriyor."
"Suriyeli akademisyen ve öğrencilere kapılarını açtı"
SDÜ Rektörü Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı da üniversite olarak Suriyeli akademisyen ve öğrencilere kapılarını açtıklarını söyledi. Çarıkçı, "Bizim onlara yardım etmemizin Türk kültürünün, İslam inancının önemli bir gereği olduğunu biliyoruz, bu misyonu üstleniyoruz. Mülteciler konusu Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda, belki önümüzdeki 10 yıllarda gündemini meşgul edecek bir konu. Sosyolojik ve eğitim yönüyle bu konudan kaçma şansımız yok." dedi.
SDÜ Dış İlişkiler Koordinatörü Prof. Dr. Haluk Songür da 30'a yakın Suriyeli akademisyenin öz geçmişini incelediklerini ve üniversitelerine faydalı olacağına inandıkları bir iki öğretim üyesiyle anlaşma yapmak üzere olduklarını bildirdi. Songür, Suriyeli akademisyenleri oryantasyon programına almayı üstlendiklerini kaydetti.
Panelin açılışında Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın YönetmeniMetin Mutanoğlu da yer aldı. Mutanoğlu, panelin öğleden sonraki oturumunda konuşma yapacak.
Panelin açılış konuşmalarının ardından birinci oturuma geçildi.
