isparta-oto-ekspertiz
Provence’tan Isparta’ya LAVANTA AŞKI
Isparta Haberleri 0
ISPARTA DÜĞÜN SALONLARIisparta-oto-ekspertiz-raporuISPARTA-TENTE-BRANDA

Hasat Ağustos’ta

            Kuyucak Köyü başta olmak üzere tüm Keçiborlu «Mor Salkımlı Bahçe»ye dönüştü. Lavanta hasadı, Ağustos’un ilk haftasında başlıyor. Doğa Ana ve Otantik Turizm isteyenlerin yanı sıra Japonya ağırlıklı olmak üzere Uzak Asya Ülkeleri için etkileyici bir destinasyon yazmak işten bile değil.

  Isparta’nın kokusu

             Turkuaz Medya Grubu’nun yayın organı Sabah Gazetesi’nin Tatil Eki, Isparta’yı kapak yaptı.

            Fatoş Pur imzası ile ana sayfadan ‘Provence’tan Isparta’ya: Lavanta Aşkı’ başlıklı belgesel yayınlayan Sabah Gazetesi, Isparta’da Lavanta’nın doğuşunun hikâyesini yazdı.

            Türkiye’de Doğa Ana ve Otantik Turizm sevenler için (‘- Lavanta Tarlalarında Bir Gün Geçirin’) diyen Sabah Gazetesi şöyle yazdı:

            «Isparta'da ağustos ayının ilk haftası lavanta hasadı zamanı. Sadece bir hafta sürecek hasada günübirlik bir gezi ile gidin ve hem muazzam bir görüntü, hem muhteşem bir koku, hem de harika bir lezzet şölenini kaçırmayın

            Her şey 1975 yılında başlamış. Zamanın gül tüccarlarından Zeki Konur ve birlikte çalıştığı Nihat Yılmaz bir Fransa ziyareti dönüşünde, 30 haneye yaklaşık 15'er lavanta fidesi getirmiş. Başlangıçta evlerin bahçelerinde ya da gül tarlaların kenarlarında sadece bir süs iken, yıllar içinde zahmetsizce büyüyen lavantalar tarlaları kaplamış ve bugün Isparta'nın Kuyucak, Kuşçular, Yeşilyurt, Kılıç ve civarı köylerinde yaklaşık 3 bin dönümlük bir alana yayılmış. Isparta dünyanın gül ihtiyacının neredeyse çok büyük bir kısmını karşılamakta ancak bir o kadar değerli olan lavanta henüz keşfedilmemiş durumda. Geçen yıl ziyaret ettiğim Güney Fransa'nın köylerini aratmayacak güzellikte taş evler ve lavanta tarlalarından çok daha büyük ve güzelleri Isparta'nın Keçiborla ilçesinin Kuyucak köyünde. Köylerdeki kurak araziler zahmetsizce, su ve bakım istemeden büyüyen lavanta ile hayat bulmuş. Köylüler kendi çabaları ile bu güzel köyü turizme açmaya çalışmakta. Biz de Fransa'daki lavanta tarlarını görmeye gidip de Türkiye'dekini bilmemek olmaz diye düşünerek 'Lavanta Diyarı' adlı Facebook sayfasından Hüseyin Bey'e ulaşıp günübirlik bir gezi yapmaya karar verdik. Isparta'nın uçak saatleri günübirlik gidip dönmeye uygun olmadığı için, sabah 06.35 uçağıyla Denizli'ye gidip araba kiralayarak Isparta'nın Kuyucak köyüne gitmek çok daha uygun. Gece de 21.55 uçağıyla döndüğünüzde tüm gün sizin oluyor ve lavanta diyarını doya doya gezebiliyorsunuz.

  Tayland’dan gelenler var

             Denizli'den yaklaşık bir saatlik bir yolculukla Isparta'ya ulaşabiliyorsunuz. Isparta'ya yaklaştığınızda sağlı sollu gördüğünüz lavanta tarlaları, henüz ne ile karşılaşacağınızı bilmediğinizden size heyecanlandırmaya başlıyor. Ancak sonrasında köy içinde karşılaştığınız manzaralar, "Meğer bunlar hiçbir şeymiş!" dedirtiyor. Kuyucak köyüne geldiğinizde sizi Ramazan Bey karşılıyor. Ramazan Bey, Kuyucak köylülerinden biri. Kendisi Isparta merkezde yaşadığı halde, köye ve gençlere bir iş bırakabilmek amacıyla köyde kırsal turizmi başlatmış. Kendi çabalarıyla köye yabancı turistleri getirmeyi başarmış. Bizim orada olduğumuz gün de dördüncü turist kafilesi Tayland'tan gelenleri görünce, hem biraz şaşırdık, hem de biraz içimiz buruldu böylesi bir güzelliği bizlerin bilmemesinden dolayı. İster istemez geçen yıl gittiğimiz Güney Fransa'daki Provence bölgesiyle karşılaştırma yaptık. Kuyucak'ta tarlalar çok daha büyük, lavantalar çok daha uzun ve gür, kerpiç evler, Arnavut kaldırımlı sokaklar çok daha güzel ama sessiz sakin bir bekleyiş içinde... Lavanta tarlasında Taylandlılarla kısa bir sohbet yaptıktan sonra, hep birlikte ailenin evine kahvaltıya geçtik. Harika bir yöresel kahvaltı.. Heşkek dedikleri haşhaş ezmesi, mutlu tavuklardan yumurta, kokusunu unuttuğumuz mis gibi domates ve salatalık, gözlemeler, ev tereyağı ve en önemlisi lavanta balı ve lavanta çayı! Lavanta balı hem süzmesi, hem peteği ile inanılmaz lezzetli. Lavanta çayı ise her derde deva. Sıcak suda beş dakika demleme ile yapılan lavanta çayı, rahat uyku uyumak ve sindirim için birebir. Enfes kahvaltının ardından, biraz çok yemenin, biraz da lavanta kokusunun etkisiyle tam rehavet içine girmişken köyü dolaşmaya karar verdik. Ramazan Bey'in evi hem lavantaların toplanıp kurutulduğu, kesilip buket yapıldığı, hem de aynı zamanda lavanta yağının da çıkarıldığı bir alan olmuş artık. Lavantalar en çok gelin buketlerine, nikah şekerlerine, lavanta keselerine kullanılıyor bilgisini aldık Ramazan Bey'den... Lavantaları aynı ebatlarda buketler yapıp, uçlarını kesip bağlayıp kurutuyorlar ve özellikle İstanbul'a düğün ve davetlerde kullanılmak üzere gönderiyorlar. Lavanta buketlerinin yapılışı izlerken havaya yayılan lavanta kokusu bizi biraz sarhoş etti. "Hasat zamanı geldiğinizde kokuyu köyün başından duyarsınız" dedi köylüler... Rüzgârın hafifçe esmesiyle bile yayılan kokunun tarifi mümkün değil.

 Her derde deva

             Lavanta yağı, ağrıyan bölgeye sürdüğünüzde eklem ve kas ağrılarına şifa. Rahatlatıcı etkisi nedeniyle özellike spa merkezlerinde masaj yağı olarak kullanılıyor. Suya birkaç damla damlatıp, altından mum yaktığınızda ise etrafa yayılan koku hem müthiş rahatlatıcı, hem de tam bir sinek kovar. Açık havada bile olsanız bu kokuya sinek gelmediğini öğrendik. Lavantanın rahatlatıcı ve sakinleştirici etkisi, özellikle uyku sorunu olanlar için bir çözüm. Kurularından yastık yapıldığında rahat uykuyu sağlıyor. Yine kuruları herkesin bildiği gibi, kese yapılıp çekmecelere konulduğunda giysilerin mis gibi kokmasını da sağlıyor. Lavanta suyu, saç bakımında önemli bir yere sahip. Banyo sonrası sürülen lavanta suyu, saç dökülmesini önlüyor. Aynı zamanda en doğal tonik. Cildi temizlemesi ve canlandırması açısından kozmetikte kullanılıyor. Yurtdışında lavanta suyu, ütü suyu olarak da kullanılıyor ve bu şekilde çamaşırlara da çok güzel bir koku veriyor. Lavanta yağından yapılan sabun ise cildi besliyor ve canlandırıyor. Lavanta balı ise yüzde 100 doğal, balın tüm faydalarının yanında müthiş lezzetli. Özellikle bu köyde yetişen türü 'Lavandin' çayının ise 15'er günlük kür halinde içildiğinde, hepatit B ve karaciğer yağlanmasının önlenmesinde çok faydalı olduğu da tespit edilmiş.

Yorumlar0
Onay Bekleyenler0
Dikkat! Yazılan yorumlar hiçbir şekilde sitenin görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.