Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın Köşke çıkmasından sonraki yeni uygulamalarının başında gelen ve kamuoyunda çok tartışılan 16 Türk devletini temsil eden askerlerin resmi geçit törenlerinde yerini almasına açıklık getiren Gazi Üniversitesi Tarih Profösörü hemşehrimiz Prof. Dr. Refik Turan bu uygulamanın yerinde bir karar olduğunu belirterek açıklık getirdi.
Prof. Dr. Refik Turan kendisi ile görüşen arkadaşımıza hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aksaraydaki bu uygulamasını, hem de Gelendost ilçemizde her yıl kutlanan Miryekelefolon zaferi ile ilgili son gelişmeleri anlattı.
“Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bir bakıma yeni bir uygulamaya geçti. Rutinin ötesinde bir uygulama bu. O bakımdan çok güzel bir durum. Konunun 4 önemli niteliği var bana göre. Tarih, Filistin, bir geleneğin devamı ve kamuoyuna mesaj.
Tarih niteliğine baktığımızda Cumhurbaşkanımız çok derin bir tarihe işaret ediyor. İçinde Hunların, Göktürklerin, Uygurların, Avarların, Karahanlıların, Selçukluların ve Osmanlıların bulunduğu derin bir devleti gösteriyor. Bu tabi işin tarih boyutu;
Filistin boyutu: Filistin malum olduğu üzere bugünkü İslam, Arap dünyasının ve Türkiye’nin bir sembolü olmuş. Bir bakıma özgürlük ve istiklal kelimelerinin karşısına koyulabilecek sembol bir isim Filistin”
Konunun başka bir yönüne daha dikkat çeken Turan “ Osmanlı devleti dünyanın büyük devletlerindendi. Yıkılışının temel sebeplerinden birisi Filistin’dir. Osmanlı devleti Filistin için canını vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti Osmanlının mirasıdır. Bugünkü kamuoyu bunu böyle kabul etmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Filistin devlet liderini karşılarken bunu kamuoyuna tekrardan hatırlatma gereği duymuştur. Filistin, hem tarih, hem de bugün için çok değerlidir bizim için. Filistin’in İslam, Arap ve Türkiye için paha biçilmeyecek bir değeri var.
Cumhurbaşkanlığının forsunda 16 Türk devletinin yıldızı vardır. 17’nci yıldız ise Türkiye Cumhuriyetini simgeler. Bu yıldızları daha güzel değerlendirerek asker haline getirmiş ve geleneğin devamı hali almıştır. “ dedi.
Miryokefalon savaşı Resmi gün ilan edilecek
Tarih Profösörü, hemşehrimiz Refik Turan, her yıl Gelendost ilçemizde kutlanan Miryekelefolonun resmi gün olarak kutlanması için gerekli girişimlerin yapıldığını belirterek şunları söyledi.
“Malazgirt Savaşıyla Anadolu topraklarının hâkimiyetini Selçuklu Türklerine karşı kaybeden Bizans, I. Haçlı Seferinin gelişiyle nefes almış, yıkılışını durdurmuştu. Kahir Haçlı ordusunun saldırıları sayesinde Bizans, Marmara’da, Batı Anadolu’da ve Akdeniz’de kaybettiği topraklarına yeniden kavuşmuştu. XII. Yüzyıl ortasında hükümdar olan Manuel Komnen’in zamanında da yeniden yükselişe geçmiş eski büyük Roma’yı canlandırmanın hayalini yaşamaya başlamıştı.
Devletinin bütün imkânlarını kullanıp büyük bir ordu kuran Manuel, 1176 baharında İstanbul’dan harekete geçmişti. Hedefi Anadolu Selçuklu başkenti Konya idi. Böylece Selçuklu Devleti’ni yıkmak, Anadolu’yu Türklerden temizlemek, eski güçlü Bizans’ı yeniden kurmak istiyordu. Ordusuyla birkaç aylık yürüyüşün sonucu Dinar ve Uluborlu istikametinden geçerek Miryokefalon müstahkemlerine kadar ulaşmıştı. Yani Yüksek Mühendis Ramazan Topraklı’nın keşfettiği üzere savaşın olduğu toprakların yakınına gelmişti. Bizans ordusu tarihi yolun sağ tarafında kalan Yenice veya Semani Sivrisi’nin biraz ötesindeydi. İmparator Manuel, kendisine son derece güveniyordu. Ordusu kalabalık ve güçlüydü.
Henüz ortada görünmeyen Türk ordusunu yeneceğinden gayet emindi. Onun için savaş yürüyüşünü devam ettirdi. Tarih 17 Eylül 1176 idi. İşte ne olduysa bu günün ortasından itibaren oldu. Bizans ordusu ve Manuel için adeta kıyamet koptu. O zamana kadar görünmeyen Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan ve askerleri aniden ortaya çıktı.
Gökyüzünün güçlü yıldırımları gibi Bizans ordusunun üzerine yağdı. Kısa bir zaman içinde parçalanan Bizans ordusu altı yedi saatin sonunda da yenilerek pes etti. Savaşı kaybeden imparator Manuel, Kılıç Arslan’ın dikte ettirdiği anlaşmayı kabul ederek İstanbul’a geri döndü ve bir daha başkentinden çıkmadı.Bu savaş sadece bir yenilgi ve zafer değildir. Bizans gibi bir devin çöküşüdür. Öte yandan Anadolu’nun Türk vatanı olarak sabitlenmesidir. İslâm medeniyetinin Selçuklular öncülüğünde yeniden inkişafıdır.” dedi.
Prof. Dr. Refik Duran, Gelendost ilçesinde her yıl yerel olarak kutlanan Miryekelfon savaşının kayıtlara geçmesi için Milli Eğitim bakanlığı ve genel kurmayla resmi görüşmelerin deam ettiğini belirterek şunları söyledi. “Amacımız tarihte önemli bir yeri olan miryekefelon savaşının resmi gün ilan edilmesi ve her yıl ulusal düzeyde kutlanmasını sağlamak, bunun için gerekli girişimlerimizi yaptık, umarım amacımıza ulaşırız ve mirkeyefelon savaşı resmi gün olarak kutlanmaya devam eder” dedi.
Cumhurbaşkanlığı'nın internet sitesinde de o devletler şu şekilde sıralanıyor:
Büyük Hun İmparatorluğu (M.Ö. 204-M.S. 216)
Batı Hun İmparatorluğu (M.S. 48-216)
Avrupa Hun İmparatorluğu (M.S. 375-469)
Ak Hun İmparatorluğu (M.S. 420-552)
Göktürk İmparatorluğu (M.S. 552-745)
Avar İmparatorluğu (M.S. 565-835)
Hazar İmparatorluğu (M.S. 651-983)
Uygur Devleti (M.S. 745-1368)
Karahanlılar (M.S. 940-1040)
Gazneliler (M.S. 962-1183)
Büyük Selçuklu İmparatorluğu M.S. 1040-1157
Harzemşahlar (M.S. 1097-1231)
Altınordu Devleti (M.S. 1236-1502)
Büyük Timur İmparatorluğu (M.S. 1368-1501)
Babür İmparatorluğu (M.S. 1526-1858)
Osmanlı İmparatorluğu (M.S. 1299-1922)
Refik DURAN Kimdir ?
Refik TURAN, 1956 yılında Isparta’ya bağlı Keçiborlu Aydoğmuş köyünde doğmuştur. İlköğrenimini Aydoğmuş’ta, Orta öğrenimini Isparta merkezde tamamlamıştır. Bir bakıma çocukluk ve gençlik döneminin bir kısmını Isparta yöresinde tamamlamıştır. Göller Yöresi, yeryüzü şekilleri, iklimi ve insanları açısından Türkiye’nin orijinal özelliklere sahip bölgelerinden biridir. Bu durum, bölgede yetişen insanların kimlik ve kişiliklerinin oluşmasında, gelişmesinde önemli tesirler yapmaktadır. Dolayısıyla Refik TURAN’ın kimlik ve kişilik oluşumunda Göller Yöresi ve Isparta’nın birinci derecede tesir yaptığı muhakkaktır. Örnek olarak, milli kültür yapısı, insanî değerleri ön plana çıkarma, vatanperverlik ve muhafazakârlık gibi temel vasıflar, Refik TURAN için Isparta insanından alınan değerlerdir. Yine, Sıradağlar, vadiler, göller ve havzalardan oluşan zorlu arazi yapısının Refik TURAN’a kazandırdığı en önemli vasıf, mücadelecilik ve istikrardır denilebilir.
1974’te Üniversite öğrenimi için Ankara’ya gelen Refik TURAN, uzunca sayılabilecek bir dönem bu şehirde ikamet etmiştir. Hala ikameti bu şehirdedir. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümünde ğrencilik yapan Refik TURAN, 1978’de bu bölüm ve fakülteyi bitirerek lisans mezunu oldu. Arkasından aynı yerde lisansüstü eğitimine başladı ve yine akabinde mezun olduğu bölüme asistan olarak girdi. Onun şahsiyetinin ve karakterinin olgunlaşmasında Ankara’da bu dönemde yaşanılan yıllar, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesindeki, eğitim-öğretim ve Ülkenin o zaman içinde bulunduğu siyasî ve sosyal atmosfer büyük etki yapmıştır. Sonuçta Refik TURAN, kimlik, kişilik ve karakter olgunlaşmasında Ankara’da yaşanılan bu yılların çok büyük bir yeri vardır.
