Başbakan'dan 'erken seçim' açıklaması
Başbakan Binali Yıldırım, erken seçim iddialarına ilişkin açıklama yaptı.
Başbakan Binali Yıldırım, Bloomberg News Televizyonu ve Haber Ajansı'na verdiği mülakatta, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Yıldırım, 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin değerlendirmede bulunarak, "Türkiye büyük bir felaketin eşiğinden döndü.Bu darbeye sebep olanların bu işten kolay kurtulmalarını kimse beklemesin. Çünkü arkada 246 tane şehidimiz var, binlerce yaralımız var. Bunların hesabı sorulacak. Hesap sorarken intikam duygusuyla hareket etmeyeceğiz, adalet ile hareket edeceğiz. Çünkü Türkiye bir hukuk devleti. Hukuk devletinin gereği neyse o yapılacak" ifadelerini kullandı.
ŞUAN ÇATIŞMA YOK
"Şu anda zaten çatışma yok" diyen Başbakan Yıldırım, "Çatışma dediğiniz, 15 Temmuz gecesi saat gece 10'da başladı ve olay ertesi günü sabah 4'te, 5'te bitti. Onun dışında herhangi bir çatışma, herhangi bir can kaybı söz konusu yok. 4'ten itibaren de artık bu işe karışan bütün zanlılar, şüpheliler toplanmaya başladı. Şu anda onların soruları devam ediyor. Bazıları sorguları sürüyor, bazıları tutuklandı, bazıları da halen aranıyor" şeklinde konuştu.
FRANSA ÖRNEĞİ
Fransa'da bir terör hadisesi olduğunu belirten Yıldırım, "Birinci sefer yetmedi, ikinci sefer uzadı. Şimdi üçüncü kez de uzattılar. 6 ay daha uzattılar. Yani biz uzatmaktan yana değiliz. Bir kere bunu söyleyeyim. Ama üç ay içerisinde, 90 gün içerisinde bütün bu işleri yoluna koyarsak kaldırırız ama hala yapmamız gereken işler varsa, ihtiyaç varsa şüphesiz uzatmayı da gözardı etmeyiz, bunun bilinmesi gerekir. Yani Fransa'da yaşanan olayla Türkiye'de yaşanan olayı kıyas bile kabul etmez. Çünkü orada sadece bir terör hadisesi oldu, insanlar hayatını kaybetti. Burada ülkenin rejimini değiştirmeye yönelik, demokrasiyi yok etmeye yönelik ciddi bir silahlı darbe girişimi var. Dolayısıyla bizim bu anlamda OHAL'de Fransa'ya göre çok daha haklı gerekçelerimiz var. Bu OHAL, şunu özellikle ifade etmek isterim ki, anayasaya dayanarak yapılmış bir iştir." diye konuştu.
ASKER KIYAFETİ İÇİNDEKİ CANİLER...
Başbakan Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti: "Bakın bir ülkede darbe oluyor. Normal şartlarda ne olması lazım? İnsanlar paralarını çekmeleri lazım. Türkiye'de ne oldu? Millet, vatandaş elindeki dövizi götürdü bankaya yatırdı. Darbeden sonraki 3 günde 8 milyar dolar döviz bozduruldu ve bankalara yatırıldı. Ama şehitlerimiz var, kan dökülmüştür uçaklardan, helikopterlerden bomba atılmıştır. Mermiler atılmıştır, tanklar insanların üzerinden geçmiştir, onları ezmiştir. Bunlar unutulmayacak. Bunlar bizi derinden yaralayan şeylerdir. Milletin verdiği paralarla, vergilerle alınan silahları, milletin üzerine çeviren, onları bu bombalarla, bu mermilerle, bu silahlarla öldüren, şehit edenler Türk değildir. Bu ülkenin seven insanları değildir, bunlar küresel bir terör örgütünün birer militanıdır. Bunlar asker de değildir. Bunlar asker elbisesi içine sığınmış terörist canilerdir. Bunun böyle bilinmesi lazım. Askerlerimiz, silahlı kuvvetlerimizin vatansever, yurtsever subayları, askerleri bu işin dışındadır."
ERKEN SEÇİM YOK
Erken seçim diye bir şeyin söz konusu olmadığını belirten Yıldırım, "Altını çiziyorum ve net olarak ifade ediyorum. Bu yönde de kafa karıştırmaya çalışanlar var, işte hükümet, AK Parti bu darbeden güçlü çıktı, bir baskın seçim yapacak falan bunlar bizim aklımızda fikrimizde yok. Öyle bir etik de bulmayız bunu. Biz dört yıllığına milletten yetki aldık, o yetkiyi sonuna kadar kullanacağız. Ama o yetkiyi elimizden almaya kalkanların da tepesine balyoz gibi ineriz, indik. Bundan sonra da böyle aklından, fikrinden geçirenler varsa, ayaklarını denk alsın. Seçim yok, geçim var. Vatandaşın geçime ihtiyacı var, işe güce ihtiyacı var. Seçim yorgunu oldu vatandaş, durmadan seçim. Geçen sene üç tane seçim yaptık. Bir daha seçimle kaybedecek vaktimiz yok. Onun için biz seçim demek ekonomik faaliyetlerin yavaşlaması demek, seçim demek programların yarıda kalması demek, seçim demek öngörülebilirliğin, ileriye yönelik planların ertelenmesi demek. Dolayısıyla seçimin ihtiyaç olmadığı halde, seçimi gündeme getirmek, ülkeyi sevmek demek değil. Onun için böyle bir programımız yok. Bunu söyleyeyim" dedi.
BAŞKANLIK BUGÜNÜN MESELESİ DEĞİL
"İkincisi, başkanlık sistemi, bugünün meselesi değil" diyen Yıldırım, "Türkiye'de yeni anayasa yapılması, bütün partilerin başından beri, son 15 senedir istediği bir konudur. Başkanlık sistemi de zaten yeni anayasa içerisinde ele alınması gereken bir husustur. Dolayısıyla, bizim şimdi başkanlık sistemi veya yeni anayasayı tek başına, AK Parti olarak yapma şansımız yok. Onun için ne yapmamız lazım? uzlaşmamız lazım. En az 330 evet oyu alacağız ki, parlamentoda teklifimiz, yeni anayasa teklifimiz başkanlık da dahil olmak üzere sistem teklifimiz referanduma gidebilsin. şu anda bizim bunu tek başına yapma şansımız yok. O yüzden partilere de çağrıda bulunuyoruz, diyoruz ki gelin, bir olalım hepimizin, 79 milyon milletin ihtiyacını karşılayacak, herkesin bu anayasanın içinde ben de varım, bu anayasa beni de kapsıyor diyebileceği bir değişikliği yapalım ve bunu halkımızın onayına sunalım. Bizim pozisyonumuz bu. Dün de böyleydi bugün de böyle. " ifadelerini kullandı.
HDP, MAALESEF TERÖR ÖRGÜTÜNDEN KENDİNİ AYIRAMIYOR
Yıldırım, "HDP maalesef bu terör örgütünden kendini ayıramıyor. Şunu çıkıp dese, bu terör örgütüyle benim bir alakam yok, bunların yaptığı işleri benimsemiyorum ve şiddetle lanetliyorum, kınıyorum dese HDP konuşulabilir, görüşülebilir bir partidir. Ama maalesef böyle bir durum yok. onlar terör örgütünün, PKK terör örgütünün, YPG, KCK terör örgütlerinin etkisi altında siyaset yapmak gibi bir zorlukları, sıkıntıları var. O yüzen de biz oradaki problemi şöyle görüyoruz; bu terör örgütüyle Türkiye Cumhuriyeti hükümeti arasında bir sorun değildir, aslında bölgede yaşayan Kürtleri düşünen bir terör örgütü yok. Terör örgütünün Kürtler gibi sorunu yok. Sorun ne? Sorun bölgede yaşan Kürtlerin en büyük sorunu, PKK terör örgütü. Onların yaşamını da, geleceğini de zehir ediyor. Ülkenin güvenliğini ve istikrarını da maalesef olumsuz yönde etkiliyor. Enerjimizin bir kısmını oradaki vatandaşlarımızın güvenliğini, huzurunu sağlamak için harcamak zorunda kalıyoruz. Oradaki terör örgütleriyle mücadele etmek zorunda kalıyoruz" dedi.