ÜÇ AYLAR VE REGAİB KANDİLİ MESAJI
İnsan için tüm zamanlar değerli ve kıymetlidir. Çünkü insanoğlu bu dünyaya sınırlı bir zaman dilimi içerisinde kalmak üzere gönderilmiştir. Ömrü dakikalarla saniyelerle sınırlıdır. Ebedi saadete ulaşması ve ahirette razı olacağı bir hayata kavuşması, iman etmesi ve kendisine verilen sınırlı ömür sermayesini en verimli şekilde salih amellerle geçirmesiyle mümkün olacaktır. Bu bakımdan bir mümin için tüm zamanlar; seneler, aylar, haftalar, günler, geceler, saatler, dakikalar hatta saniyeler Allah’a kulluk şuuruyla ve Rabbimizin rızasına ulaşmak amacıyla yaşanmalıdır. Ancak günler ve geceler içerisinde diğer gün ve gecelere nispeten daha faziletli daha üstün, rahmet ve mağfiretin daha bol olduğu günler ve gecelerimiz vardır. Önümüzdeki 20 Nisan 2015 pazartesi gününden itibaren başlayacak üç ayların ilk kandil gecesi olma özelliğini taşıyan Regaib gecesini, 23 Nisan Perşembeyi Cumaya bağlayan gece idrak edeceğiz.
Regaib, arzu, istek, emel ve tutku anlamlarına gelmektedir. Regaib, diğer bazı kandillerimiz gibi tarihte yaşanmış bir gecenin sene-i devriyesi değildir. Regaib, geleceğe yönelik arzu ve isteklerimizi, emel ve tutkularımızı gözden geçirme imkânı veren mübarek bir gecedir. Bu gece üç aylar olarak bilinen ve manevi coşkunun daha yoğun yaşandığı zaman dilimlerinin başladığını bizlere haber verir. Üç aylar, içinde Sevgili Peygamberimizin (sas) İsra ve Miraç mucizesini yaşadığı Miraç, Şaban ayının ortasına denk gelen Berat ve Ramazan ayının son on günü içerisinde yer alan ve Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başladığı gece olan Kadir gecesinin bulunduğu değerli zaman dilimleridir. Bu müstesna zaman dilimi bizlere günahlardan arınmak, gaflet uykusundan uyanmak, yeniden derlenip toparlanmak için Rabbimizin sonsuz rahmet ve mağfiretine nail olma imkan ve fırsatını verir.
Bu gecelerde hem kendi kurtuluşumuz hem de Alem-i İslam’ın kurtuluşu için duaya kalkan ellerimizle Rabbimize daha fazla yalvarmamız, secdelerde daha uzun kalmamız, Efendimizin göz yaşlarıyla ıslattığı gibi seccadelerimizi ıslatmamız, Yüce Allah’ın rahmetini çekmemize vesile olacaktır. Allah’ı gönülden ve samimiyetle zikreden dillerin , O’nun aşkıyla yanıp tutuşan gönüllerin yakarışları ve sıcacık göz yaşları, bir türlü durmak bilmeyen, akmaya devam eden mazlum Müslüman kardeşlerimizin kanlarının dinmesine huzur ve barışın hakim olmasına vesile olabilecektir. Hatta bu gece gelin kendimizi bir kenara bırakalım ve “ Ya Rabbi kendim için senden bir şey istemiyorum. Suriye’de, Filistin’de, Irak’ta, Mısır’da Yemen’de, Myanmar’da, Arakan’da veya dünyanın herhangi bir yerinde dini İslam, adı Müslüman olduğu için, Rabbim Allah, Peygamberim Hz. Muhammed(s.a.s), Kitabım Kur’an dediği için her gün kadın-erkek, yaşlı-genç, çocuk-bebek demeden bombalar altında ruhunu Rahmana teslim eden, zulme uğramış, namusuna leke sürülmüş, hürriyeti elinden alınmış, Camileri yıkılmış, yerlerinden ve yurtlarından çıkarılmış mağdur ve mazlum kardeşlerimize yardım et zalimlerin tasallutundan onları kurtar” diyerek, halimizi, acziyetimizi ve çaresizliğimizi Erham’ur-Rahimin’e arz edelim. Ve zulme uğramış Müslüman kardeşlerimizin bütün ümitlerini bağladığı, Osmanlının torunları tıpkı dedeleri gibi bizlerin imdadına yetişecek diye yolunu gözledikleri her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış ülkemizin her türlü bela, musibet ve fitneden, ülkemiz üzerinde oynanan oyunlardan muhafazası için Rabbü’l- Alemin’ e yakarış ta bulunalım.
Bu gecenin Ülkemiz, İslam alemi ve insanlığın barış, huzur ve kurtuluşuna vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyor, sözlerime Sevgili Peygamberimizin (sav), bu geceye ulaştığında yaptığı duasıyla son veriyorum: “Allah’ım! Recep ve Şaban ayını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına kavuştur”
Galip AKIN
İnsan için tüm zamanlar değerli ve kıymetlidir. Çünkü insanoğlu bu dünyaya sınırlı bir zaman dilimi içerisinde kalmak üzere gönderilmiştir. Ömrü dakikalarla saniyelerle sınırlıdır. Ebedi saadete ulaşması ve ahirette razı olacağı bir hayata kavuşması, iman etmesi ve kendisine verilen sınırlı ömür sermayesini en verimli şekilde salih amellerle geçirmesiyle mümkün olacaktır. Bu bakımdan bir mümin için tüm zamanlar; seneler, aylar, haftalar, günler, geceler, saatler, dakikalar hatta saniyeler Allah’a kulluk şuuruyla ve Rabbimizin rızasına ulaşmak amacıyla yaşanmalıdır. Ancak günler ve geceler içerisinde diğer gün ve gecelere nispeten daha faziletli daha üstün, rahmet ve mağfiretin daha bol olduğu günler ve gecelerimiz vardır. Önümüzdeki 20 Nisan 2015 pazartesi gününden itibaren başlayacak üç ayların ilk kandil gecesi olma özelliğini taşıyan Regaib gecesini, 23 Nisan Perşembeyi Cumaya bağlayan gece idrak edeceğiz.
Regaib, arzu, istek, emel ve tutku anlamlarına gelmektedir. Regaib, diğer bazı kandillerimiz gibi tarihte yaşanmış bir gecenin sene-i devriyesi değildir. Regaib, geleceğe yönelik arzu ve isteklerimizi, emel ve tutkularımızı gözden geçirme imkânı veren mübarek bir gecedir. Bu gece üç aylar olarak bilinen ve manevi coşkunun daha yoğun yaşandığı zaman dilimlerinin başladığını bizlere haber verir. Üç aylar, içinde Sevgili Peygamberimizin (sas) İsra ve Miraç mucizesini yaşadığı Miraç, Şaban ayının ortasına denk gelen Berat ve Ramazan ayının son on günü içerisinde yer alan ve Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başladığı gece olan Kadir gecesinin bulunduğu değerli zaman dilimleridir. Bu müstesna zaman dilimi bizlere günahlardan arınmak, gaflet uykusundan uyanmak, yeniden derlenip toparlanmak için Rabbimizin sonsuz rahmet ve mağfiretine nail olma imkan ve fırsatını verir.
Bu gecelerde hem kendi kurtuluşumuz hem de Alem-i İslam’ın kurtuluşu için duaya kalkan ellerimizle Rabbimize daha fazla yalvarmamız, secdelerde daha uzun kalmamız, Efendimizin göz yaşlarıyla ıslattığı gibi seccadelerimizi ıslatmamız, Yüce Allah’ın rahmetini çekmemize vesile olacaktır. Allah’ı gönülden ve samimiyetle zikreden dillerin , O’nun aşkıyla yanıp tutuşan gönüllerin yakarışları ve sıcacık göz yaşları, bir türlü durmak bilmeyen, akmaya devam eden mazlum Müslüman kardeşlerimizin kanlarının dinmesine huzur ve barışın hakim olmasına vesile olabilecektir. Hatta bu gece gelin kendimizi bir kenara bırakalım ve “ Ya Rabbi kendim için senden bir şey istemiyorum. Suriye’de, Filistin’de, Irak’ta, Mısır’da Yemen’de, Myanmar’da, Arakan’da veya dünyanın herhangi bir yerinde dini İslam, adı Müslüman olduğu için, Rabbim Allah, Peygamberim Hz. Muhammed(s.a.s), Kitabım Kur’an dediği için her gün kadın-erkek, yaşlı-genç, çocuk-bebek demeden bombalar altında ruhunu Rahmana teslim eden, zulme uğramış, namusuna leke sürülmüş, hürriyeti elinden alınmış, Camileri yıkılmış, yerlerinden ve yurtlarından çıkarılmış mağdur ve mazlum kardeşlerimize yardım et zalimlerin tasallutundan onları kurtar” diyerek, halimizi, acziyetimizi ve çaresizliğimizi Erham’ur-Rahimin’e arz edelim. Ve zulme uğramış Müslüman kardeşlerimizin bütün ümitlerini bağladığı, Osmanlının torunları tıpkı dedeleri gibi bizlerin imdadına yetişecek diye yolunu gözledikleri her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış ülkemizin her türlü bela, musibet ve fitneden, ülkemiz üzerinde oynanan oyunlardan muhafazası için Rabbü’l- Alemin’ e yakarış ta bulunalım.
Bu gecenin Ülkemiz, İslam alemi ve insanlığın barış, huzur ve kurtuluşuna vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyor, sözlerime Sevgili Peygamberimizin (sav), bu geceye ulaştığında yaptığı duasıyla son veriyorum: “Allah’ım! Recep ve Şaban ayını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına kavuştur”
Galip AKIN