KUTLU DOĞUM MESAJI
Her yıl büyük bir heyecanla beklediğimiz ve büyük bir coşkuyla kutladığımız Kutlu Doğum Haftasını hem yurtiçin de hem de yurtdışında milletçe bir kez daha idrak etmenin hazzını ve mutluluğunu yaşamaktayız. Her yıl Başkanlığımız Kutlu Doğum Haftasında özelde Müslümanlar genelde insanlık âlemi için hayati öneme haiz temalar belirlemektedir. 2015 yılı için seçilen tema; “Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı”’dır. Her tarafta savaşların devam ettiği, kan ve gözyaşlarının sel olup aktığı milyonlarca insanın yurdundan çıkarılmak zorunda bırakıldığı, insanların ötekileştirilip, dil, din ve ırk farklılığından dolayı her türlü zulme maruz bırakıldığı günümüz dünyasında seçilen bu konu oldukça manidardır.
Rabbimiz alemde canlı ve cansız birçok varlık yaratmıştır. Bu varlıklara baktığımızda her birinin kendi cinsiyle bir arada olduklarını ve birlikte yaşadıklarını müşahede ederiz. Yaradan tarafından varlıkların en şereflisi olarak nitelendirilen insanlar arasında birlikte yaşama ihtiyacı diğerlerinden çok daha fazladır. Yüce Allah insanlığın babası ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Adem (a.s) mı yarattıktan hemen sonra, insanlığın anası Hz. Havva (r.a)‘yı yaratmıştır. Bu ikisinden de bütün insanlık neşet etmiştir. İnsanlık nesli çoğaldıkça aralarındaki ilişkilerde çeşitlenmiştir. Bu gün ise küçülen dünyada farklı ülkelerden; renkleri, ırkları, dinleri, kültürleri, inançları, mezhepleri ve meşrepleri değişik insanlar bir arada yaşamak durumunda kalmışlardır. Bu durum beraberinde birçok problemi de getirmiştir.
Dün olduğu gibi bu gün de güçlüler, güçsüz olanları kendileri gibi düşünmeye kendileri gibi inanmaya ve kendileri gibi yaşamaya zorlamışlar, bunu kabul etmeyenlere diri diri yakmaya varıncaya kadar her türlü zulmü ve işkenceyi reva görmüşler ve görmektedirler. Bir takım güçler kendilerine mensup olan kimselerin burnu kanadığında bir bardak suda fırtınalar koparırlarken ötekileştirdikleri kimseler topluca katledilirken kıllarını bile kıpırdatmamaktadırlar. Farklılıklardan kaynaklanan problem ve çatışmaları önleme adına Modern dünyanın gayretleri neticesinde imzalanan uluslar arası sözleşmeler, ihdas edilen kurum ve kuruluşlar barış içinde yaşama, ötekinin hak ve hukukuna saygı duyma, insanlığın huzuruna katkı sağlama konusun da istenen neticeyi maalesef vermemiştir.
İnsanlık tarihinde başka din ve kültür mensuplarıyla bir arada yaşayıp ortak medeniyet oluşturmanın en güzel örneğini Müslümanlar vermiştir. Bunu ilk kez bizzat Peygamber Efendimiz uygulamalarıyla göstermiştir. Allah Resulü Medine’ye hicret ettiklerin de ilk olarak Müslümanlar arasındaki kardeşliği tesis etmiş, akabinde ise farklı inanç ve düşünce sahiplerinin beraberce yaşayabilmelerini temin eden Medine Vesikasını imzalamıştır. İslam tarihinin ilk anayasası niteliğinde olan bu vesika bizlere farklı din dil ve ırklardan oluşan insanların birbirlerinin hak ve hukukuna riayet etme kaydıyla beraberce yaşayabileceklerini göstermiştir. Nitekim Rum suresinde Kur’anın “ Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır.” ifadesi renklerin ve dillerin farklı oluşunun bir ayrılık sebebi olmadığını vurgulamaktadır. Yine bu ayet bize bütün insanların tek bir yaratıcısının olduğunu vurgulayarak Müslümanların farklılıklara nasıl bakması gerektiğini yansıtmaktadır. Aynı şekilde Kerim Kitabımızda dini kabul noktasında insanlara baskı yapılmasını yasaklayan ayetler bulunması, başka din ve inanç mensuplarına anlayış gösterilmesini gerekli kılmaktadır.
İnsanlık kanayan yarasına merhem bulmak, akan gözyaşını dindirmek, küçülen yerküremizde huzur içinde ve birlikte yaşamak istiyorsa, Yüce Yaratıcı tarafından insanlığın kurtuluşunun yegane çaresi olarak gönderilmiş son İlahi Kitap olan Kur’ana ve Kur’anın kendisine gönderildiği son peygamber olan Hz. Muhammed(s.a.v.)’e tabi olmaktan başka çaresi yoktur. Kutlu Doğum haftasının ülkemizin, İslam âleminin ve bütün insanlığın huzur, barış ve saadetine vesile olmasını Yüce Allahtan niyaz ediyorum.
Her yıl büyük bir heyecanla beklediğimiz ve büyük bir coşkuyla kutladığımız Kutlu Doğum Haftasını hem yurtiçin de hem de yurtdışında milletçe bir kez daha idrak etmenin hazzını ve mutluluğunu yaşamaktayız. Her yıl Başkanlığımız Kutlu Doğum Haftasında özelde Müslümanlar genelde insanlık âlemi için hayati öneme haiz temalar belirlemektedir. 2015 yılı için seçilen tema; “Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı”’dır. Her tarafta savaşların devam ettiği, kan ve gözyaşlarının sel olup aktığı milyonlarca insanın yurdundan çıkarılmak zorunda bırakıldığı, insanların ötekileştirilip, dil, din ve ırk farklılığından dolayı her türlü zulme maruz bırakıldığı günümüz dünyasında seçilen bu konu oldukça manidardır.
Rabbimiz alemde canlı ve cansız birçok varlık yaratmıştır. Bu varlıklara baktığımızda her birinin kendi cinsiyle bir arada olduklarını ve birlikte yaşadıklarını müşahede ederiz. Yaradan tarafından varlıkların en şereflisi olarak nitelendirilen insanlar arasında birlikte yaşama ihtiyacı diğerlerinden çok daha fazladır. Yüce Allah insanlığın babası ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Adem (a.s) mı yarattıktan hemen sonra, insanlığın anası Hz. Havva (r.a)‘yı yaratmıştır. Bu ikisinden de bütün insanlık neşet etmiştir. İnsanlık nesli çoğaldıkça aralarındaki ilişkilerde çeşitlenmiştir. Bu gün ise küçülen dünyada farklı ülkelerden; renkleri, ırkları, dinleri, kültürleri, inançları, mezhepleri ve meşrepleri değişik insanlar bir arada yaşamak durumunda kalmışlardır. Bu durum beraberinde birçok problemi de getirmiştir.
Dün olduğu gibi bu gün de güçlüler, güçsüz olanları kendileri gibi düşünmeye kendileri gibi inanmaya ve kendileri gibi yaşamaya zorlamışlar, bunu kabul etmeyenlere diri diri yakmaya varıncaya kadar her türlü zulmü ve işkenceyi reva görmüşler ve görmektedirler. Bir takım güçler kendilerine mensup olan kimselerin burnu kanadığında bir bardak suda fırtınalar koparırlarken ötekileştirdikleri kimseler topluca katledilirken kıllarını bile kıpırdatmamaktadırlar. Farklılıklardan kaynaklanan problem ve çatışmaları önleme adına Modern dünyanın gayretleri neticesinde imzalanan uluslar arası sözleşmeler, ihdas edilen kurum ve kuruluşlar barış içinde yaşama, ötekinin hak ve hukukuna saygı duyma, insanlığın huzuruna katkı sağlama konusun da istenen neticeyi maalesef vermemiştir.
İnsanlık tarihinde başka din ve kültür mensuplarıyla bir arada yaşayıp ortak medeniyet oluşturmanın en güzel örneğini Müslümanlar vermiştir. Bunu ilk kez bizzat Peygamber Efendimiz uygulamalarıyla göstermiştir. Allah Resulü Medine’ye hicret ettiklerin de ilk olarak Müslümanlar arasındaki kardeşliği tesis etmiş, akabinde ise farklı inanç ve düşünce sahiplerinin beraberce yaşayabilmelerini temin eden Medine Vesikasını imzalamıştır. İslam tarihinin ilk anayasası niteliğinde olan bu vesika bizlere farklı din dil ve ırklardan oluşan insanların birbirlerinin hak ve hukukuna riayet etme kaydıyla beraberce yaşayabileceklerini göstermiştir. Nitekim Rum suresinde Kur’anın “ Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır.” ifadesi renklerin ve dillerin farklı oluşunun bir ayrılık sebebi olmadığını vurgulamaktadır. Yine bu ayet bize bütün insanların tek bir yaratıcısının olduğunu vurgulayarak Müslümanların farklılıklara nasıl bakması gerektiğini yansıtmaktadır. Aynı şekilde Kerim Kitabımızda dini kabul noktasında insanlara baskı yapılmasını yasaklayan ayetler bulunması, başka din ve inanç mensuplarına anlayış gösterilmesini gerekli kılmaktadır.
İnsanlık kanayan yarasına merhem bulmak, akan gözyaşını dindirmek, küçülen yerküremizde huzur içinde ve birlikte yaşamak istiyorsa, Yüce Yaratıcı tarafından insanlığın kurtuluşunun yegane çaresi olarak gönderilmiş son İlahi Kitap olan Kur’ana ve Kur’anın kendisine gönderildiği son peygamber olan Hz. Muhammed(s.a.v.)’e tabi olmaktan başka çaresi yoktur. Kutlu Doğum haftasının ülkemizin, İslam âleminin ve bütün insanlığın huzur, barış ve saadetine vesile olmasını Yüce Allahtan niyaz ediyorum.