Özel hükümlerle Isparta’nın kaderinin Antalya Büyükşehir Belediye insafına terk edileceğini söyleyen Kurt “bu plan TÜBİTAK MAM Enstitüsüne para kazandırmak ve hazırlayan şahısların egolarını tatmin etmek dışında hiçbir sonucu olmayan işlerdir" dedi.
Karacaören Barajının Antalya'nın içme suyu kaynağı ilan edilmesinin ardından başlayan tartışmalar Ak Parti 23. Dönem Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurt’ta katıldı. Kurt, plan devreye girdiğinde Isparta'nın yasal idari sınırlarının başkaları tarafından korunacağını söyleyerek “Isparta, Antalya'nın adeta bir köyü yada mezrası gibi Büyük Şehir Belediyesinin insafına kalacaktır" diye konuştu. Kurt, Antalya Belediye Meclisi'nin bu baraj gölleri hakkında aldığı kararın kanunsuz olduğunu söyledi.
Isparta eski Milletvekili Kurt başladığı açıklamasında “Isparta'nın 1/100.000 ilk çevre düzeni planı (henüz kesinleşmediği için) Karacaören I ve II baraj gölleri Havza Koruma Planı ve Özel Hüküm Belirlenmesi Projesi incelemesinde dikkate alındı mı? Havza içindeki devam ede gelen yaşam faaliyetleri içinde doğal bir akış haline gelmiş olan tarımsal, ticari, sanayi ve turizm faaliyetlerinin etkilenme durumları incelenip, tespit ve değerlendirilmesi yapıldı mı?” diye sordu.
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
Ak Parti 23. Dönem Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurt'tan Karacaören Barajı Özel Hüküm kararlarına yönelik açıklamalarına sorularla başladı. İlgililere oldukça çarpıcı sorular yönelten Kurt, "Isparta'nın 1/100.000 ilk çevre düzeni planı (henüz kesinleşmediği için) Karacaören I ve II baraj gölleri Havza Koruma Planı ve Özel Hüküm Belirlenmesi Projesi incelemesinde dikkate alındı mı? Mevcut durum yerinde tek tek incelenip, tespit yapılıp korunacak, muhafaza edilecek yada tamamen kaldırılacak alanlar, yerler tarımsal, ticari ve sanayi tesisleri, konaklama ve park yerleri, lokantalar gezi ve gözleme yerleri tespit yapılıp bunlar baraj gölüne mesafeleri de dikkate alınarak tespiti yapıldı mı? Önceki içme suyu kaynağı Manavgat Çayı ile Karacaören barajlarının su kalitesi, maliyetleri ve korunabilirliği ile etki alanlarındaki maliyetleri koruma, kullanma maliyetleri dikkate alınıp karşılaştırılması yapıldı mı? Havza içindeki devam ede gelen yaşam faaliyetleri içinde doğal bir akış haline gelmiş olan tarımsal, ticari, sanayi ve turizm faaliyetlerinin etkilenme durumları incelenip, tespit ve değerlendirilmesi yapıldı mı?” diye sordu.
HAVZA PLANLARINA SERT ELEŞTRİ
Kurt, bugüne kadar yapılan havza planlarını fiyasko olarak nitelediği açıklamasında “Sadece masa başı, gerçeği yansıtmayan ve uygulanır olması mümkün olmayan hükümlerle muhataplarının yaşam haklarını kısıtlayan ve yok eden neticelerin havza yönetim plan hükmü olarak belirlenmesi neticesinin kabul edilebilir yanı yoktur. Havza planlarında kapsam içindeki tüm coğrafi alan ve durumların mesafeleri ile tespitinin açık bir şekilde giriş kısmında gösterilmesi gerekir. Hangi dere, hangi akarsu mutlak koruma kısa, orta ve uzun mesafelerin kapsamı not olarak açıkça gösterilmelidir. Havza planlarında mevcut yaşamsal süreç tespiti, planlanması için uğrayacağı olumsuz yada olumlu etkiler açıkça belirtilmelidir. Örneğin meyvecilik, sebzecilik, hayvancılık, depolama, işleme üniteleri ticari faaliyetlerin akıbeti ve hangi şartlarda devam edebileceği. Bu güne kadar bölgede ve ülke genelinde yapılan havza planları tam bir fiyaskodur. Bu planlar sadece yapanlara TÜBİTAK MAM Enstitüsüne para kazanmak ve hazırlayan şahısların egolarını tatmin etmekten başka hiçbir olumlu netice sağlamamıştır. Bölgedeki yaşayan insanların ve ekonomik faaliyetlerin tamamı gayrı yasal hale gelmiştir. Bakınız daha düne kadar mevzuatımızda olmayan "jeolojik tabanlı koruma alanı" tabiri ile yaşam alanları kısıtlanıyor, yerleşim birimleri yasaklanarak iptal ediliyor” dedi.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİN İÇİ BOŞ
Haydar Kemal Kurt açıklamasında planlama ile ortaya çıkacak sorunlara getirilen çözüm önerilerinin nasıl uygulanacağı bilinmeyen bilimsel safsatalar olduğunu söyleyerek “Ülkesinin ve insanın gerçekleri ile uyuştuğu hiç bir hüküm içermeyen sadece bıktırıcı, tüketici, yok edici yaşamsal faaliyet direncine insanımızı mahkum eden havza planları nihai neticesi ile bir yere oturtulmalı yada doğuracağı maksadı bakımından iyice analiz edilmelidir. Karacaören Baraj Gölleri doğal akışla Akdeniz'e ulaşan su kaynakları üzerine enerji elde etmek maksadı ile hidroelektrik santral kurmak maksadı ile oluşturulmuştur. Şimdi ise içme suyu kaynağı olarak değerlendirilmek istenilmektedir. Karacaören Barajları onlarca yıl önce yapılmış ve sadece hidroelektrik santrallerin çalışması dışında (tatlı su balıkçılığına verilen geçici üretim izni hariç) hiç bir maksatla kullandırılmamış ve değerlendirilmemiştir. Havza planı ile olumsuz etkilenecek coğrafya ve üzerinde yaşayanlar için getirilen çözümler olmadığı gibi öngörülen bir iyileştirme tedbiri ve kaybedilecek olanların karşılığı telafi edici bedeller gösterilmemiştir. Örneğin köy/kırsal alan gelişme rehberleri böyle bir kıstas nerede vardır? Devletin yasalarında nerede böyle bir hüküm vardır? Cevap yok! Biz daha 60 yıllık Köy Kanunu'nu dahi günümüze uyarlamayı yapamamışken kendisine hangi sıfatı yakıştırıyor ise birilerinin muhayyilesinden çıkardığı saçma sapan ne idiğü belirsiz yaşam önerilerini kendimiz için yaşam standardı olarak kabul edeceğiz. Bu kıstasların sahipleri günümüz modern çağ bilimsel roman yazarları ve Hollywood film senaristlerinin bile hayal edemediği safsataların yaşam şartlarına bizi mahkum etmeye çalışıyor.
FİLİSTİN’İ ÇEVRELEYEN BETON DUVARLAR GİBİ
Kurt havza planını ile İsrail’in, Filistin’i çevreleyen beton duvarlarına benzeterek "İnsanın aklına TÜBİTAK MAM'ın hemen yanı başındaki Gebze, Dilovası, Kocaeli, İstanbul, Sakarya, Bursa, İzmir vs. yerlerin çevre planlarını yapmadan İsrail'in Filistin’i çevrelediği beton duvarlarla ne yapmak istiyor ise havza planları ile bu yöreye de onu yapmak istiyor. 10 yılı aşan süredir Kovada Gölü hiçbir insan, tarım, hayvancılık, ticaret, turizm amaçlı kullanıma müsaade edilmemektedir. Kovada Gölü'nün yasağın getirildiği günkü temiz su kaynağı olma durumu ile bu günkü hali karşılaştırılınca daha da kötüye gittiği nettir. Şimdi, sorumlu kim? Biz bölge halkı olarak bu su kaynağı gölü kaybettik. Zararını da biz çektik. Devlet iyileştirme için hiçbir faaliyette bulunmadığı gibi, zarar verici etkenlerin giderilmesi için gerekli tedbirleri almamış, yatırımları yapmamıştır. Bu göl Eğirdir Gölü'nden beslenmektedir. Eğirdir Gölü içme suyu kalitesinde iken buradan çıkan su Kovada’da kullanılamaz hale gelmektedir. Neden? Kendisine karışan Eğirdir ve civardaki yerleşim alanlarının evsel, tarımsal ve kimyasal atıkları sebebi ile 5 yıl önce milletvekili sıfatımızla, ilgili Bakanımızla yaptığımız inceleme gezisinde Eğirdir Belediyesi'nin atık su arıtma tesislerinin yetersiz olduğu ve çalıştırılmadığını, kanalizasyon şebekesinin eksik ve yetersiz olduğunu, sulama sistemlerinin eksik, tarımsal faaliyetlerin kimyasal atıkların olumsuz etkilerinin giderilmesinin gerektiğini tespit etmiştik ve derhal tedbirleri alınacaktı. Ama hiçbir çalışma yok.
BÖLGE İNSANI AÇ KALIR
Kurt açıklamasına şöyle devam etti. "Milletvekilliğimiz sırasında bizi aşamayan idare, muhalefetin sığ ve iktidar yıpratmak, karalamak dışında hiçbir maksadı olmayacak tavrı nedeni ile daha sonra 2012 yılında Eğirdir Havza Planı'nı yürürlüğe koydu. O gün bu gündür plan uygulama takvimindeki süreç de geçen zaman da yapılan ne vardır? Kamu kendine düşeni yapmadığında vatandaşın alabileceği tedbir, uygulayabileceği müeyyide yine yok. Sadece kendi seçtiği siyasi temsilcilere tepki göstermek dışında. Yarın bölgenin ekonomik ana girdisi meyvecilik faaliyetleri, yasal olmayan süreçlerde yapılıyor ve sağlık ve hijyen kurallarına aykırı üretim denilerek pazara bile çıkamayan ürünler olarak tanımlandığında üretici ne yapacak? Şimdi atıksu kuşaklama kanalizasyon işi Eğirdir Gölü etrafındaki yaşam alanlarına yapılmayı hala bekliyor. Ama burada yaşayanlar ve onların geçimlerini sağlamak, hayatlarını devam ettirmek için her türlü faaliyetlerine Karacaören baraj gölü havza planı ile tamamlanacak ve bu bölge insanı, ekmeği fırının dışında camdan seyreden aç kişiye dönecek.
CEK/CAKLA BEYNİMİZ KİRLETELİYOR
"Bu anlamda başta merkezi idare adına Valilik ve onun riyasetin de olmak üzere bakanlıkların taşra teşkilatları, il müdürlükleri, belediyeler, tüm sivil toplum kuruluşları, üniversitemiz ve akademisyenler ile Kent Konseyinin çalışma ve katılımları gerekir. Şimdi konumuz Karacaören 1ve2 baraj göllerinin Antalya İli içme suyu kaynağı olması ve bu sebeple Havza Planı oluşturulması sürecinde biz neredeyiz ona da bakmak lazım. Kimseyi suçlamak için söylemiyorum. Fakat konumuzla alakalı sayabileceğimiz ilgililerin hemen hemen hiç birisinin çalışmasının olmadığı söylense boş bir iddia olmaz sanırım. Sonuç: Isparta olarak ortak akıl, ortak hedef, ortak gayret yok. Ya ne var? Herkes kendinin algılardaki yerinin korunup geliştirilmesi dışında bir faaliyette bulunmuyor. Halbuki bu saydıklarımın tamamı vatandaşın hak ve hukukunun gelişimi ve işine yardımcı olmak için var ve belirli maksatlar için yasal gerekçelerle kurulmuş. Varlığına ilişkin çalışmaları ile izleyemediğimiz yapılar kamuoyunda popüler yada popüleriteyi artırıcı her konuda hemen arzı endam ediyorlar. İşbirliği, dayanışma, akıldaşlık, elbirliği ile yapılan ne var? Isparta'nın hedefi nedir? Kim ne yapacak? Bu hedefler oluşturulmuş mudur? Cevap: Tıs.
Geçtiğimiz günlerde Isparta MÜSİAD heyeti Orman ve Su Bakanımızla bu mevzuda görüşme yapmışlar. Haberini gazete ve haber sitelerimizden okuduk. Ne demiş Sayın Bakan 4 taleple giden heyete: “tamam bakalım, yapalım” ne olacak yine tıs. Bu arkadaşlar kime sorup hangi sıfatla ve yetkiyle gidip, kiminle görüşmüşler ? Daha önceki çalışmalarda neler oldu, başa gelen nedir? Hiç bilgi ve ilgileri var mı? Yok. Elde edilen netice nedir? Yerel basında haklarında haber çıktı ve onlar da çevrelerine gösterip; “bak nerede siyasiler, onlar yatıyor biz çalışıyoruz” diyerek arşivlerine bu haberleri koyacaklar. Biz ne yapacağız? Cek/cakla beynimizi yorup, kirletecek ve sanırım sorunları hep çekeceğiz.
KENT KONSEYİNE ELEŞTRİ
Yasa ile kurulan Kent Konseyi toplanıyor mu? Bu konsey ne iş yapar? Isparta'nın bu kadar mevzusu var. Bu konsey hangilerini ele alıp çözüm önerilerin de bulundu? Isparta'nın Belediyesi ağzını açıp niçin bir laf etmez. Hem de Muhalefet Partisinden olmasına rağmen. Çünkü; arıtmayı Bakanlık yapıverecek, Darı Deresi göletinden bedava su alacak ve bize parayla satıp gelir elde edecek. Say sayabildiğince. Şimdi bunları söyledik ne olacak; herkes bize düşman olacak ve kötü adam nasıl olunur yada yapılır ben fitil fitil burnumdan gelerek yaşayacağım."