ISPARTA KABUNESİ (ETLİ PİLAV) VE HİKAYESİ
Öyküye göre gelin kaynanasıyla gezmeye gitmiş. Akşam eve döndüklerinde evin beyleri gelmiş, sofraya oturmayı beklerlermiş. Gelin, "Ben hemen bir şeyler hazırlarım" deyip mutfağa geçmiş. Bir gün önceden kalmış nohutlu haşlama etin içine soğan doğramış, içine pirinçleri ilave ederek bir pilav yapıvermiş. Sofrada tencerenin kapağını açan kaynana Isparta ağzı ile gelinine dönüp, "Gı! Bu ne?" diye sormuş. "Kız, bu ne?" sorusu yemeğin adını önce "gabune"ye sonra da bugünkü kullanılış biçimiyle "kabune"ye dönüştürmüş. Bugün bu yemek ilk versiyonundaki kadar basit değil. Oldukça komplike bir pişirme biçimi olan, çok lezzetli ve besleyici bir tür etli pilav. Yukarıda gördüğünüz pilav ISPARTA'nın özel düğün pilavı. Isparta'nın düğün yemekleri sadece Ispartalılar tarafından değil,bir kez yeme şansı edinenler tarafından bile çok beğenilir.Çorbayla başlayan yemek,ilk pilav,etli kuru fasülye,ikinci pilav ve hatta üçüncü pilavla sürer, sonda da tereyağlı irmik helvasıyla nokta konur. Bunların yanında söğüş ve de karışık turşu da ikram edilir. İlk pilav ve ikinci pilav derken,yemekte aynı pilavın bir kaç kez masaya geldiğini söylemek istiyorum.Öyle lezzetli bir pilav ki insan ikinci, üçüncü kez geldiğinde bile sanki ilk lokmalarıymış gibi zevkle yiyor.Geceden bahçeye konan kocaman kazanlarda erkek aşçılar tarafından emek çeke çeke,sohbet ede ede,sabaha kadar pişirilir yemekler.Mis gibi odun ateşinde pişen yemekler her zaman güzeldir ama bu tarifi denerseniz sanki kazanın içinden bir tabak alıp yiyormuşsunuz gibi hoşunuza gidecek.