ISPARTA'DA İÇİMİZDEKİ KAHRAMANLARIN DİLİNDEN 15 TEMMUZ
''Tecrübe Konuşuyor, İçimizdeki Kahramanlar" Projesi,
Gençlik ve Spor Bakanlığının "Tecrübe Konuşuyor, İçimizdeki Kahramanlar" projesi kapsamında FETÖ'nün darbe girişiminde, darbecilere karşı mücadele veren 3 gazi, yaşadıklarını paylaştı.
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Prof. Dr. Lütfü Çakmakçı Kültür Merkezi'nde düzenlenen etkinliğe, Isparta Valisi Şehmus Günaydın, Isparta Milletvekili Said Yüce, gaziler Hakan Yiğit, Abdullah İrgin ve Adviye Gül ile çok sayıda öğrenci katıldı.
Günaydın, buradaki konuşmasında Türkiye'nin tarihinde böyle bir ihaneti görmediğini söyledi. FETÖ'nün hain darbe girişiminin Türk milletinin büyük kahramanlığıyla engellendiğini belirten Günaydın, Isparta'nın da darbenin engellemesinde önemli görev üstlendiğini dile getirdi. Günaydın, Eğirdir Dağ Komando Okulu'dan Ankara'ya gitmesi planlanan komandoların engellenmesiyle büyük bir facianın önüne geçildiğini vurguladı.
" (Okçular tepesi asla boş kalmayacak) dedik ve boş bırakmadık"
Günaydın'ın konuşmasının ardından, 3 gazi, oyuncu İsmail Hakkı'nın moderatörlüğünde, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlattı.
Gazilerden Hakan Yiğit, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Ankara'da olduğunu, o gece kendisine gelen bir telefonla darbe girişimini öğrendiğini söyledi.
Buna şaşırdığını, çünkü Türkiye'nin ekonomik ve siyasal açıdan istikrarlı durumda olduğunu belirten Yiğit, Başbakan Binali Yıldırım'ın konuşmasının ardından meydanlara çıktıklarını dile getirdi. Kardeşleri Erkan ve Volkan ile AK Parti Genel Merkezi'ne gittiklerini anlatan Yiğit, kardeşlerinin daha sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin önüne geçtiğini belirtti.
O gecede kardeşi Erkan ile yeğeninin külliye önünde şehit düştüğünü, diğer kardeşi Volkan'ın ise gazi olduğunu ifade eden Yiğit, şöyle konuştu:
"Allah o geceyi bir daha yaşatmasın, ama hazır olacağız. Müslüman diri olacak. O gece üzerimizden sabaha kadar F-16'lar uçtu. Hani bir Rus uçağı olsaydı 'elin gavuru vurdu, geçti' derdik. Bir Yunan olsaydı 'Bir Yunan vurdu geçti' derdik, ama silah bizimdi, uçak bizimdi. Bilemedik ve orada binlerce insan olmaya başladık. Ne sattığımız tarlada, ne de verdiğimiz kanda gözümüz var. Bu ülke insanlarının mayası sağlam. O gece 'okçular tepesi asla boş kalmayacak' dedik ve boş bırakmadık."
"Gazi olduğum için çok şükrediyorum"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde gazi olan 14 yaşındaki Adviye Gül de 15 Temmuz'un karanlık başlayan, ancak aydınlık biten bir gece olduğunu söyledi. O gece ihanetin, hainliğin en uç noktalarını yaşadıklarını ifade eden Gül, ancak milletin birlik ve beraberlik içinde neler yapabileceğini de o gece gördüğünü kaydetti.
O gece ailesiyle birlikte evde olduğunu, darbe girişimini televizyondan öğrendiğini anlatan Gül, o andan itibaren dışarı çıkmak istediğini, ancak ailesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasını beklediğini kaydetti. Gül, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının ardından abdestlerini alarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi önüne gittiklerini söyledi.
O gece karşılaşacakları askerlerin kendi askerleri olacağını ve kendilerini vurmayacaklarını düşündüğünü dile getiren Gül, her şeye rağmen çıkarken annesine 'biz orada ölürsek şehit olur muyuz?' diye sorduğunu, annesinin de kendisine "Biz oraya vatanımız için gidiyoruz, ölürsek şehit, kalırsak gazi oluruz." dediğini aktardı.
Büyükşehir Belediyesi önünde askerlerle karşılaştıklarını ifade eden Gül, şunları kaydetti:
"Orada aramızda görünmeyen bir sınır vardı. Onlarla konuşup bunları neden yaptıklarını sormak istedim, ama benden önce gidenler bir netice alamadı. Çünkü onların gözü her şeye kapalıydı. Amaçları bizi vurmaktı ve bunu yaptılar. Bizim korkup çekilmeyeceğimizi anladıklarında bize ateş etmeye başladılar. Ben de o esnada kolumdan vuruldum. Onlar bizim canlarımızı acıtacaklarını zannediyorlardı, ancak benim ve benim gibi gazilerle şehitlerin gururla taşıyacağı bir madalya taktılar. Gazi olduğum için çok şükrediyorum. Onlarla mahkemede inşallah yüz yüze gelme şansım olur. Onların gözlerinin içine bakıp, 'Siz daha 14 yaşındaki kızla baş edemediniz, nasıl bu ülkeyi ele geçirecektiniz' demek isterim."
Genelkurmay Başkanlığı binasında gazi olan Abdullah İrgin ise kendisinin bir kahraman olmadığını belirterek, "Asıl kahraman Pensilvaya'daki şeytanının köpeğini öldüren Ömer Halisdemir'dir." dedi.
Edirne'de yaşadığını, ancak o gece bir iş için Ankara'da bulunduğunu anlatan İrgin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın rehin alındığının söylenmesi üzerine Genelkurmay Başkanlığı binasına gittiğini anlattı.
Oraya gittiğinde başkanlığın demir parmaklıların yıkıldığını gördüğünü ve Akar'ın serbest bırakılması için hainlerle görüşmek için binanın bahçesine girdiğini ifade eden İrgin, daha sonra bir camı kırarak binaya girdiklerini anlattı. Akar'ın odasını ararken dışarıdan silah sesleri geldiğini söyleyen İrgin, şöyle dedi:
"Dışarıdaki insanları biz içeriye çağırıyorduk. Hainler bahçedeki insanları taramaya başladılar. Resmen zevkine insanların üzerine ateş ettiler. Biz Akar'ın odasını ararken bir kapının ardından bize ateş edildi. Ben de orada kolumdan ve bacağımdan yaralandım. Bizle birlikte olan bir kardeşimiz önce bacağından kurşun yedi, yere düştü. İkinci mermi ise başına isabet etti ve şehit oldu."
Konuşmaların ardından Isparta Valisi Şehmus Günaydın, gazilere Türk bayrağı hediye etti.