ANTALYA - OKTAY ÖZDEN - Türkiye'deki sayılı cazgırlardan Emin Ger, yıllardır er meydanlarında ata sporu yağlı güreşin gelecek kuşaklara aktarılması için özveriyle görev yapıyor.
Antalya'nın Elmalı ilçesi, "Allah Allah illallah, diyelim maşallah. İki yiğit çıktı meydane, birbirinden merdane" sözlerinin sıkça duyulacağı Türk'ün ilk er meydanına hazırlanıyor. Bu yıl 667'ncisi düzenlenecek Tarihi Elmalı Yağlı Güreşleri'nin daha coşkulu geçmesinde etkin rol oynayan unsurlardan birisini de cazgırlar oluşturuyor.
İlçede yetişen 45 yaşındaki Emin Ger, "salavatçı" da denilen, hakem heyetinin eşleştirdiği pehlivanların adlarını, memleketlerini uygun manilerle söyleyip, pehlivanları güreşe duayla davet eden cazgırların sayılı temsilcilerinden biri olarak adı geçiyor.
Memleketinde 6, 7 ve 8 Eylül'de gerçekleştirilecek Tarihi Elmalı Yağlı Güreşleri'ne hazırlanan eski pehlivan Ger, şimdilerde ülkenin değişik yerlerindeki tarihi ve yerel güreş organizasyonlarının tanınan cazgırları arasında yer alıyor.
- "Güreş bir aşk"
Emin Ger, AA muhabirine yaptığı açıklamada, cazgırlığa tavsiyeyle 8 yıl önce başladığını söyledi.
Kendisini "Yağlı güreşin beşiği Antalya'nın şirin ilçesi, erler, evliyalar, pirler otağı, pehlivanlar yatağı Elmalı'nın evladı" olarak tanıtan Ger, şöyle konuştu:
"Güreş bir aşk. Er meydanlarında güreşerek bugünlere geldim. Er meydanlarında pehlivan olduğum zamandan derecelerim var. Şimdi seyircilerin bize söylediği, kulağımıza gelen tarihi Kırkpınar'da olsun, tarihi Elmalı'da ve Türkiye'nin muhtelif yerlerindeki er meydanlarında iyi cazgır olduğumuzu söylüyorlar. Bizi zirveye çıkaran seyircimize, ata sporumuza layık olmak, ecdat yadigarı yağlı güreşimizin değerine değer katmak için elimizden geleni yapıyoruz."
- "İşimiz zor, dışarıdan görüldüğü gibi değil"
Pehlivanlar daha er meydanına gelmeden kendilerinin görev aldığına değinen Emin Ger, yağlı güreşlerin bazen bir, bazen üç gün sürebildiğini bildirdi.
İşlerinin çok zor olduğunu ancak bakıldığında basit gibi görüldüğünü anlatan Ger, şöyle devam etti:
"Hummalı, özverili bir çalışma yapmamız gerekiyor. Er meydanında önce boy ayrımı yapılacak pehlivanların, boy ayrımı anonslarını yapıyoruz. Pehlivanları er meydanına davet ediyoruz. Daha sonra güreşlerin bitimine kadar er meydanındayız. 40-45 derece sıcağın altında, yeri geliyor bin kişinin adını anons ediyoruz. Final müsabakasının ardından başpehlivanları madalya merasimi için kürsüye çağırıyoruz. En sonunda tertip komite başkanı her kimse onunla helalleşiyoruz. 'Sürçülisan ettiysek hakkınızı helal edin.' diyoruz. O şekilde güreşi bitiriyoruz. Er meydanları pehlivanların dostluğuna, yiğitliğine, mertliğine sahne oluyor. Tüm sahanın düzenini sesimizle yönetmeye çalışıyoruz."
Cazgırlığın olmazsa olmaz kurallarından birinin pehlivanların hangi yöreden geldiği, hangi oyunları yaptığı, tarihi Kırkpınar'da, yerel güreşlerde ne kadar derece aldıklarını bilmeleri gerektiğini belirten Ger, bunları teker teker söylediklerini, anonslarıyla tanıtım yaptıklarını kaydetti.
- Ustasından izinsiz katıldığı ilk güreşinde kürsüye çıktı
Cazgırlığın öneminin büyük olduğunu aktaran Ger, güreşe başlama serüvenini şöyle anlattı:
"Güreşlere torna tesviye atölyesinde çırak olarak çalışırken katıldım. Ustama Tarihi Elmalı Güreşleri'ne katılmak istediğimi söyleyince, işlerin yoğunluğu nedeniyle izin vermedi, kızdı. İçimde de spor sevgisi var. Ne yapabilirim diye düşündüm, aklıma bir fikir geldi. Eczaneden aldığım bandajı gözüme yapıştırdım. Ustama 'Gözüme çapak kaçtı.' dedim. Ustam, bunun üzerine 'Git dinlen.' dedi. Bandajı çıkarıp antrenmanlara katıldım. Antrenmandan sonra gözümü tekrar bandajlıyordum. 'Gözüm acıyor.' diye diye bir ay böyle geçti. Elmalı Güreşleri zamanı geldi ve ilk güreşime çıkıp ikinci oldum, gümüş madalya kazandım. Böyle de bir anım var. Buradan ustamdan özür diliyorum, hakkını helal etsin."