Meclis’teki İç Güvenlik Paketi görüşmelerinde yaşanan kavgayı gülünç olarak niteleyen Başbakan Davutoğlu, “HDP ile MHP, HDP ile CHP birlikte hareket ediyor. Kaostan nasıl bir medet umma” dedi.
Çözüm süreciyle ilgili olarak da konuşurken Türkiye üzerinden oynanmak istenen kirli oyundan bahseden Başbakan Davutoğlu, “Suriye ve Irak’taki gelişmeler dolayısıyla Kürt kartı tekrar birileri tarafından kullanılmak isteniyor, bölgenin dizaynı için” dedi.
Pakistan’a gerçekleştirdiği resmi ziyaretten dönüş yolunda Başbakan Ahmet Davutoğlu gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu.
AK Parti grup başkanvekilleriyle görüştüğünü belirten Davutoğlu, şunları söyledi:
KAOSTAN SİYASET ÜRETİMİ: Çok gülünç yani şimdi arkadaşlar anlatınca Meclis’teki tabloyu. HDP ile MHP birlikte hareket ediyor. HDP ile CHP birlikte hareket ediyor. Yani kaostan nasıl bir medet umma, normal bir siyasi süreçten değil de kaostan siyaset üretmek. 3-4 ay sonra bir seçim var. O seçimde bile Türkiye’de varsa bir iddian, bir değişim gerçekleştirebilsin. Farklı bir iktidar oluşturma imkânın zaten var. Ama sen bunu denemiyorsun ve kaotik bir şeye yöneliyorsun.
'BİR TEK SÖYLEYEBİLECEKLERİ ŞEY VAR'
NEYE MUHALEFET EDİYORLAR: Neye karşı çıkıyor bunlar? Şimdiye kadar Allah aşkına İç Güvenlik Paketi’nin hangi unsuruna, iç güvenlik ve özgürlüklerin korunması açısından hangi unsuruna, niye muhalefet ediyorlar? Duydunuz mu bir şey? Yok. Otoriterleşme, böyle simgesel bir dil kullanırlar. Bir tek söyleyebilecekleri şey var. Polisin gözaltı süresinin, 24 saatten 48 saate çıkarılması. Polisin değil; polisin 24 saat, savcı 48 saat. Dün Meclis’te olan da, sadece engellemek için.
DAVUTOĞLU: ELİMİZDE İSTİHBARAT VAR
(Seçim döneminde bazı istihbaratlar mı var, prokovasyon, olaylar mı bekliyorsunuz?) Elimizde bazı istihbaratlar var. Zaten istihbarata gerek olmadan da açıklamalar var. Şimdi HDP dün grup konuşmasında, “Kilitleyeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu “Direnin” dedi. MHP onların yanında olacağını ifade etti. Öyle bir ümitsiz haldeler ki 12 yıldır iktidardaki parti suhuletle ülkeyi seçime götürme gayreti sarf ediyor. Muhalefet seçime odaklanmak yerine gerginliğe odaklanıyor. Peki biz bunu niye şimdi çıkarıyoruz? 6-7 Ekim olayları olmadı mı bu memlekette? Seçim güvenliği için bizim bunu çıkarmamız lazım.
ŞİDDET KENTE İNDİRİLMEYE ÇALIŞILDI: Bizim tutumumuz hem açık hem de sonuç alıcı bir durum. Süreç, kasım gibi başladı 2013 Mart’ında da yapılan açıklamayla Nevruz’da ivme kazandı. Peki bu açıklama ne diyor? Silahlı unsurlar Türkiye’den çekilecek ve silahlı mücadele bırakılacak anlamına geliyor. Bu yapıldı mı? 2 sene geçti; yapılmadı aksine 6-7 Ekim olaylarıyla şiddet kırsaldan kente indirilmeye çalışıldı, şiddet terör atmosferi. Peki hükümet ne yaptı? Bunun için yasa çıkardı, demokratikleşme paketleri ilan edildi. En fazla talep edilen şey bir yasal çerçeve kazandı.
TÜRKİYE'Yİ BEKLEYEN TEHLİKE
SÜRECİ BALTALIYORLAR: Sürekli şöyle bir hava var uluslararası alanda. Açıkçası Suriye ve Irak’taki gelişmeler dolayısıyla Kürt kartı tekrar birileri tarafından kullanılmak isteniyor, bölgeyi dizayn etmek için. Bölgede terör odakları -DEAŞ da dahil olmak üzere- üzerinden İslam’ı terörle özdeşleştirme çabalarını Türkiye bozuyor. Kürt sorunu üzerinden bir etnik çatışma çıkarma planı Türkiye’deki demokratik siyaseti bozuyor. Bölgeye dizayn verme, enerji politikalarıyla ilgili dizayn verme çabalarını Türkiye, Kuzey Irak’la geliştirdiği ilişkilerle tam da bunu bozuyor. Kobani olayları üzerinden tahrike yöneliyorlar; çözüm sürecini baltalıyor tam ivme kazanırken.
IRAK’TA DAĞDA DEĞİLLER: Halbuki bizim bu taraflardan beklediğimiz Türkiyeli olarak düşünmeleri. Türkiye, Suriye, Irak değil. Türkiyeli olarak Türkiye içinden düşünseler yani nasıl HDP’nin milletvekilleri TBMM’de görev yapıyor. Irak’ta dağda değiller, Irak’ta mecliste de değiller veya Suriye’de değiller. Çözüm sürecine ilişkin tek taraf örgüt ya da HDP değil. Çözüm sürecini, demokratikleşmenin bir devam parçası, ayrılmaz bir unsuru olarak görüyoruz ve bölgede sadece HÜDA PAR değil onun dışında da çok geniş bir sivil toplum tabanı var. Onlarla biz görüşürüz, konuşuruz ve herkesle konuştuğumuz gibi bir çerçevede bu çözüm sürecini tutarız.
ŞANTAJA İZİN VERMEYİZ: Daha 1 hafta önce belli ilerleme kaydedilmiş bu konular, dikkat edin tekrar, “Tarih vermiyor” denmeye çalışılıyor. Peki kendi verdiğin tarihe niye uyulmadı? 20 Mart 2013 Nevruz’da 2 ay içinde “Mayıs ve haziranda unsurlar çekilmeye başladı” dedin, peki nerede o unsurlar şimdi? 2 yıl geçti, şimdi yine silah bırakmayı şarta bağlamaya çalışıyorlar: “Şunlar olursa silah bırakırım.” Ya, bu doğal bir parçası bütün bu sürecin. Efendim “Müzakere başlasaydı”. Peki ne yapıyor bu İmralı’ya gidip gelenler? Bir süreç yürüyor. Eğer bir müzakere zemini denilmişse Meclis bir müzakere zemini. Getirirsin, demokratik siyaset içinde her şey konuşulur. Ama mesele üzüm yemek değil de bağcıyı dövmekse, tabiri caizse halkı dövmekse, bir tehdit, bir şantaj dili üzerinden halkı baskı altında tutma çabasıysa buna izin vermeyiz. Çok ilginç, o talimat üzerine Meclis’te olay çıkarıyorlar ve bu olaya da CHP sahip çıkıyor, MHP destek veriyor.
ARKASINDA PARALEL VAR: Taşlar yerine oturdu, devlette ve hiçbir gerilim yaşanmadı, bu sefer 6-7 Ekim olayları çıkarıldı tam bir çözüm sürecinde ivme beklerken. Şimdi aylardır sabırla yürütülen çalışmalarla bir yere gelindi, bu sefer bu iç güvenlik üzerinden gerilim oluşturulmaya çalışıldı. Burada doğal bir süreç yok, açık söyleyeyim yönlendirilmiş bir tepki var. Arkasında paralel unsurların, çünkü onu da biliyoruz paralelle ilgili bazı unsurların nerede hangi örgüt mensubuyla konuştuğunu biz biliyoruz, kimse bunların bilinmediğini zannetmesin. Bu kadar gerginlik psikolojilerine giderken kimin kiminle konuştuğunu, CHP’nin paralelle ne yaptığını, örgütün paralelle ne ilişkiler kurduğunu, paralelin nerelerde ne tahrikler yaptığını... 24 Nisan’a giderken Ermeni meselesini tahrik edecek şekilde New York Times’ta yayınlanan makalenin aynısı ve benzeri Pakistan’da Urduca yayınlanıyor.
ALGI OLUŞTURMA ÇABASI: İki kadın milletvekili Özgecan olayından sonra öyle bir intiba vermek istiyorlar ki kadın milletvekilleri gidip kürsüyü işgal ediyor. Kadınlığı neredeyse bir provokasyon unsuru olarak kullanıyorlar. Özgecan olayı dolayısıyla psikoloji yükselmişken “AK Parti Grup Başkanvekili kadına saldırdı” diye haber yapıyorlar. Dikkat edin nasıl bir algı operasyonu? Yani kadın milletvekilleri üzerinden tekrar, “Meclis’te kadına şiddet uygulanıyor” gibi bir algı oluşturma çabası; tesadüf değil bu.
HDP İKİLEMLE KARŞI KARŞIYA: Öyle bir ikilemle karşı karşıya ki şimdi bu parti. HDP ya Türkiyelileşecek ve her kesime açılacak, o zaman şiddet dilini kullanamaz yani çözüm sürecine daha fazla sarılması lazım. Şimdi yalpalıyorlar, “Bir çözüm süreci tarafında durup toplumun geneline açılarak yüzde 10’u yakalayabilir miyiz?” diye bir yol takip ediyorlar.
Kaynak : Habertürk