Başbakan Yıldırım: Biteceksiniz başka yolu yok
Başbakan Binali Yıldırım, çevre projeleri toplu açılış töreninde konuştu.
Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Kültür Kongre Merkezi'nde Çevre Projeleri Açılış Töreni'nde konuştu. Yıldırım, terör örgütlerinin referandumda 'evet' çıkmasından korktuğunu belirterek, "Şimdi aralarında 'Aman bu referandumda evet çıkarsa biz bittik'. Biteceksiniz, başka yolu yok" dedi. Referandumla rejim değişikliği olacağı iddialarını hatırlatan Yıldırım, "Rejim falan değişmiyor, onların kimyası değişiyor. Bu değişime ayak uydurmak mecburiyetindeler. Onların iktidar olmak diye derdi yok. Karambol olsa da bir taraftan sisteme dahil olsak. Ömürleri boyunca terlemeden, yorulmadan. Ya ihtilal öncesi ya ihtilal sonrası iş çıkarmak. Artık yağma yok. İşin adını millet koyacak" ifadelerini kullandı.
Başbakan Binali Yıldırım'ın konuşmasından satırbaşları;
Bu törenle Türkiye'ye yakışan 120 tesisin açılışını bir anda gerçekleştiriyoruz. AK Parti hükümetlerinin bir sıkıntısı var, iş çok açılış için zaman yok. O yüzden 100'er 100'er demet yapıp açıyoruz. Eskiden 'Bir şey bulun da açalım' diye valiyi, kaymakamı sıkıştırırlardı. O kadar çok eser var ki, bugün de memleketin her köşesinden eserlerin açılışını yapıyoruz. Toplam bedeli 955 milyon lira. Yeter ki çevremiz temiz olsun, şehirlerimiz daha yaşanabilir olsun. Bu yatırımlar ne ilk, ne son; bu başlangıç. Bunun devamı gelecek. Şehir bir medeniyettir. Marifet halkın kalbini ruhunu benliğini ihya edecek insana huzur verecek şehirler ima etmektir. Biz çevreye önem verem bir hükümetiz. Biz dikey değil yatay mimariden yanayız. Şehircilik konusunda böyle geldi böyle gider demedik, demeyeceğiz. Bizim kurucu başkanımız Recep Tayyip Erdoğan belediyecilikten geliyor. Zor zamanlarda birçok projeye imza atıp İstanbul'u içinde bulunduğu yoksunluktan kurtarmış, bugünlere getirmiştir. Temelleri yanlış atılmış, planları yanlış yapılmış binaları, bu rezilliği kentsel dönüşümle yenileyeceğiz.
200'den fazla yerde riskli alan ilan ettik. İzmir'in yüzde 62'si imarsız, kuralsız ve depreme dayanıklılık bakımından sorunlu. Türkiye çapında olaya baktığımız zaman 7 milyon binayı yenilemek gerekiyor. 100 milyar liradan bahsediyoruz. Bunları baştan düzgün yapsaydık, parselleri, garajı, yeşil alanı... vs sonra binayı yapsaydık bu rakamlara ihtiyaç duymazdık. Kentsel dönüşüm ile düzeltmek için harcadığımız para, yapmak için harcadığımızdan fazla, çok sayıda insan mağdur oluyor. 15 yılda memleketin bir ucundan diğer ucuna uzanan yeni bir Türkiye inşa ettik. Şehirlerimizi herkesin huzur içinde yaşayacağı hale getirmek için çalışıyoruz.
KAYSERİ'YE HIZLI TREN MÜJDESİ
15 yılda Türkiye'nin çehresini değiştirdik. Yollarla, hızlı trenlerle, modern havayolu taşımacılığıyla kentleri birbirine bağladık. Vatandaşlarımızın hızlı tren özlemini gerçeğe dönüştürdük. Kayseri'ye hızlı tren gelecek. TOKİ aracılığıyla 15 yılda 755 bin konut inşa ettik. Türkiye'de ilk defa çevreye karşı işlenen suçları TCK kapsamına aldık. Çöpsüz temiz şehirler için katı atık temizleme tesisi sayısını 83'e çıkardık. Artık çöp toplama tesislerinde elektrik üretiyoruz. Her ilde bir şehir ormanı projesini başlattık. Değişik değişik bir sürü ormanlar var! Okul bahçelerini, üniversite külliyelerini, yol kenarlarını, orta refüjlerine sürekli ağaç dikiyoruz. Şehirlerde ilçelerde yeşil alanlar oluşturuluyor. 15 yılda yeşil alan miktarını ciddi şekilde artırdık. Orman varlığımızı 2 milyon hektar seviyesinde artırdık. Türkiye genelinde 184 ova var. Buraları tarımsal SİT alanı ilan ettik. Başka bir amaç için kullanılamayacak.
TERÖRLE MÜCADELE
Terör örgütünü şehirlerden çıkardık, şimdi dışarıda da hayat yok. Şimdi aralarında 'Aman bu referandumda evet çıkarsa biz bittik'. Biteceksiniz, başka yolu yok. Bölgedeki vatandaşlarıma sesleniyorum, kimliğinizle gurur duyun ama PKK terör örgütünün sizinle hiçbir derdi yok. Bunlar işi gücü size hayatı zehretmek. 3 terör örgütüyle amansız mücadele ediyoruz. Dünya DEAŞ'la mücadele ediyormuş gibi davranıyor. Tek mücadele eden Türkiye. Fırat Kalkanı ile Bab'ı da hallettiler, normal hayatlarına döndüler. Bir yandan 3 milyonu da bağrımıza bastık. Ege'de 5 yılda 50 bin insanı ölümden döndürdük.
ŞEHİRLERİMİZİN KİMLİĞİNİ ORTAYA ÇIKARIYORUZ
Şehirlerimizin kimliğini ortaya çıkarıyoruz. Medeniyetimizin mirası olan sayısız tarihi eseri onarıyoruz. 4 bin 500'den fazla tarihi eseri onardık. 15 yılda mavi bayraklı sahil sayımızı 127'den 444'e çıkardık. Dünyada ikinciyiz. 23 ilimize özel bir kalkınma projesi uyguluyoruz. Ustalık projelerimiz birer birer hayata geçiyor, dünyanın en büyük havalimanı, şehir hastaneleri, 3. büyük köprüsünü görüyorsunuz.Bu millet azmederse her şeyi başarır. Bu millet Fatih'in torunları. Ak Parti iktidarı olarak şuna inandık; Zor olan hemen yapılır, imkansız zaman alır. Türkiye'yi yeniden inşaa ediyoruz. Doğu ve Güneydoğu'da genç nüfusumuz var. Terör örgütü onlara dağdan, ölümden başka bir şey vaat etmedi. Şimdi o gençler gelecek planları yapıyor. 23 ilimize özel kalkınma projesi uyguluyoruz. 115 bin doğrudan eleman çalışacak. Bu gençlerimiz dağda, terörün tuzağına düşmeyecek daha güzel bir Türkiye için ahdettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi çıraklık ve kalfalığın ardından ustalık dönemine geçiyoruz.
16 NİSAN REFERANDUMU
16 Nisan'da sandığa gideceğiz. Sanki ölüm kalım meselesi. Efendim sanki genel seçim oluyor. Partiler seçime gidilecek, oradan milletvekilleri seçilecek. O milletvekilleri arasından Cumhurbaşkanı birilerini görevlendirecek, hükümet kurulacak. Öyle bir şey var mı? Seçimi daha Kasım'da yaptık. Üzerinden 1,5 seneyi geçti. Seçim filan yok. Bu bir referandum. Neyin referandumu bu? Şimdi mevcut sistem Cumhuriyet kuruldu, parlamenter sistem. Parlamenter sistemin 1923'den bu tarafa bir bakın sürekli problem. Problem iki yerde çıkıyor. Bir; zayıf iktidarlarda. İkincisi de Cumhurbaşkanı seçiminde. Cumhurbaşkanı seçilecek. Cumhurbaşkanını milletvekillerine seçtirmiyor. Kim seçecek? Ankara'da gözükmeyen ortaklar var. Meydana iniyoruz, milletle haşır neşir oluyoruz, derdimizi anlatıyorzu. Yerine göre millet fırça da çekiyor, ayar da veriyo, hakkıdır. Şu işler eksik oluyor diyor. Zahmeti çekiyorsunuz.
ANKARA'YA GELİYORUZ GİZLİ ORTAKLAR ÇIKIYOR
Seçimi kazanıyoruz. Ankara'ya geliyoruz, bir bakıyorsunuz "Hoşgeldiniz biz sizin ortağınız". Kardeşim biz sizi seçimde göremedik, kahvelerde göremedik. "Bizi göremezsiniz. Yanlış iş yaparsanız düzeltiriz". Kim verdi size bu yetkiyi? Cevap yok. AK Parti'den gereken cevabı aldılar. 27 Nisan bildirgesini hemen iade ettik. Olmadı 17-25 Aralık. Olmadı kapatma davası. Olmadı ve en son 15 Temmuz. 15 Temmuz'da tank, top ve bombalarıyla geldiler. Ama vatandaşın, gençlerin yüreğindeki iman gücü, bayrak, memleket sevgisi her şeyin üstünde. Kadın, erkek, genç, yaşlı o gün Cumhurbaşkanının, başkomutanının, Başbakanının çağrısıyla meydanları doldurdu ve bu alçaklara anlayacakları dilden en güzel cevabı verdi.
NE YAZIK Kİ CUMHURBAŞKANI VESAYET ODAKLARI İLE HAREKET ETTİ
Mevcut sisteme göre Cumhurbaşkanı, en büyük partiye hükümeti kurma görevi veriyor. Hükümeti kurarsa güvenoyu için Meclis'e geliyor, 276 ile güvenoyu alıyor. Çalışmaya başlıyor. Tek başına iktidar yoksa bu iş 2-3 ay sürüyor. Bazen hiç olmuyor, güvenoyu olmadan yok olup gidiyor. Yani millet sandıkta memleketi kimin yöneteceğine karar veremiyor. Milletin seçtiği değil, vesayet, güç odaklarının gördükleri birileriyle hükümet kuruluyor. 1995 seçimlerini hatırlayın. Orada Refah Partisi ile önce Anavatan Partisi koalisyon kuracaktı. Son dakikada birileri birinin kulağını çekti vazgeçtiler. Bu sefer diğeri kuruldu DYP ile Refah. Ama onları da rahat bırakmadılar. 28 Şubat postmodern darbesinde Cumhurbaşkanı orada vesayet odaklarıyla hareket etti ne yazık ki...
21 EKİM 2007'DEN İTİBAREN ARTIK HERŞEY DEĞİŞTİ
Rahmetli Demirel, Erbakan hocamız, Özal, Menderes hep aynı şeyi söylemiş; böyle olmuyor. Cumhurbaşkanını 276 ile seçmen mümkün. Bizim var 344 seçemedik. Neymiş 367 milletvekili Meclis'e girerse o zaman olurmuş. CHP doğru Anaysaa Mahkemesi'ne gitti, seçimi durdurdu. Biz ne dedik, tamam anlaşıldı, vesayetçiler CHP'yi sürdüler piyasaya maden öyle işte böyle millete gittik. AK Parti 343 milletvekili ile işbaşına geldi. Orada Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören kanunu gönderdik. Görev süresi bitmiş cumhurbaşkanı bu kanunun onaylamadı. Orada fazladan duruyor, cumhurbaşkanı seçilemediği için. Geri gönderdi, tekrar gönderdik mecburen onayladı. Ama ardından Anayasa Mahkemesi'ne. Ve 21 Ekim 2007'de referandumu yaptık. Orada da elhamdülillah millet yüzde 69 kabul oyuyla Cumhurbaşkanını doğrudan vatandaşın seçmesi için karar verdi. O günden itibaren her şey değişti.
ANAYASA KİTABI FIRLATILDI TÜRKİYE YÜZDE 100 FAKİRLEŞTİ
Sayın Recep Tayyip Erdoğan doğrudan halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanımız oldu. Yıldırım Akbulut-Özal çok iyi anlaşarak başladılar, kısa sürede fikir ayrılığı oldu. Mesut Yılmaz aynı şekilde. Demirel-Özal hangisini alırsanız alın. Rahmetli Ecevit'in Ahmet Necdet Sezer'i seçtirmek için gayretleri biliyorsunuz. En sonunda neyi yaşadıklarını biliyorsunuz. Anayasa kitabının atılmasının bedeli ne oldu: Türkiye bir gecede yüzde 100 fakirleşti. Artık kriz üretmeyin diyoruz.
BU SİSTEMDE VATANDAŞ SANDIKTA HÜKÜMETİ KURUYOR
Belediye başkanı seçimleri oluyor. İki sandık oluyor. Birine meclis üyeleri birine başkan. Meclis üyeleri hep aynı partiden mi oluyor. Değişik partilerden oluyor. Bazen başkan bu taraftan üyeler karşı taraftan oluyor. Bu da aynı. Rejim falan değişmiyor, onların kimyası değişiyor. Bu değişime ayak uydurmak mecburiyetindeler. Onların iktidar olmak diye derdi yok. Karambol olsa da bir taraftan sisteme dahil olsak. Ömürleri boyunca terlemeden, yorulmadan. Ya ihtilal öncesi ya ihtilal sonrası iş çıkarmak. Artık yağma yok. İşin adını millet koyuyor, sandıkta hükümeti kuruyor, sandıkta da hesabını soruyor. Vekillere de yetkiyi veriyor, Cumhurbaşkanı'na da yetkiyi veriyor.