Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Muhtardan diktatör olabilir mi? Tevessül eden çıkarsa ilk seçimde köy halkından, mahalle halkından cevabını alır, vatandaş onu alaşağı eder. Öyleyse cumhurbaşkanından da devlet başkanından da böyle bir şey olmaz, olamaz, açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki İkinci Muhtarlar Toplantısı'na katıldı.
ERDOĞAN: BU NASIL DİKTATÖRLÜK YA!
Başkanlık sistemiyle ilgili olarak konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan "Geçmişte tek parti döneminin Milli Şef'ine itaati vatandaşlık borcu olarak görenler, şimdi kalkmış diktatörlükten bahsediyorlar. Bu nasıl bir diktatörlük ki bugün ülkemizde faal durumda 87 parti var. 7 Haziran seçimlerine de bunlardan 31'i katılıyor. Bu nasıl diktatörlük ya?" dedi.
İşte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
-Muhtarla cumhurbaşkanı arasında bir fark yok. Bu millet Menderes'ten bu yana hep vesayet yönetimine karşı çıktı.
-50 kişi de seçse 30 milyon kişi de seçse de saygı duyacaksın.
-Ben başkanlık sistemin diyorum onlar, diktatörlük var. Daha önce başkanlık sistemini savunanlar bugün 180 derece dönüyor. 7 Haziran seçimlerine 31 parti giriyor. Bu nasıl diktatörlük.
İSİM VERMEDEN KILIÇDAROĞLU'NA ÇATTI: SEN KİMSİN YA!
-Çıkmış biri diyor ki "ben burada oldukça başkanlık sistemi gelmez" diyor. Sen kimsin ya? Bu millete saygısızlıktır. Milletin iradesinin karşısında durulmaz. Millet istediği zaman milletin istediği olur. Sen kimsin yahu?
ERDOĞAN: GÜCÜN YETİYORSA GEL BAŞBAKAN OL
-İşte gücün yetiyorsa gel başbakan ol. Olamıyorsun! Yetiyorsa belediye başkanı ol, olamıyorsun. Biz muhtarlarımızla birlikte milletimizden aldığımız güçle milletimiz için çalışmayı sürdüreceğiz.
-Muhtarlarımız bulundukları yerlerde valilikler, kaymakamlıkla, belediye vatandaş hep birlikte muhtarlarımız buradaki en önemli köprü vazifesini irtibat noktası olarak devam ettirecekler.
-Hizmet etmek isteyene gerekli şartların oluşturulması şart. Demokrasi halkın kontrolünün direkt olduğu sistemdir.
-En ücra köşedeki elim, kulağım, ayağım, gözüm sizler olmalısınız.
-Türkiye 2002'den itibaren büyük bir dönüşüm geçirdi. Bunu köyünüzdeki ve mahallenizdeki gelişmelerden iyi biliyorsunuz.
-Bizim insanımız onurludur, gururludur. Elinde yiyeceği, kıyafeti olmasa bile kendi dünyasında kimseye el açmadan yaşıyor olabilir. Sizler bunları tespit edip, ilgili kurumların o insanlara el atmasını sağlamak zorundasınız. Muhtar inşallah budurO MUHTAR BENİM İÇİN ÇALIŞMIYOR DEMEKTİR-Aynı şekilde esnaftan zora düşenler olabilir. Öğenci, yaşlılar farklı sıkıntılar yaşayanlar olabilir. Dargınlar, küskünler olabilir. Sizler bunların hepsine vakıf olmalısınız. Sıkıntıların çözümü için ilgili kurumları harekete geçirmeli kendiniz gerekiyorsa devreye girmelisiniz. Mahallesine avucunun içi gibi hakim olmayan muhtar şahsen benim nazarımda görevini hakkıyla yapmıyor demektir.
'BİZ KARDEŞİZ BE! BUNU ÇEKEMEYENLER VAR!'
-Daha yapacak çok işimiz var. Her şeyden önce 2023 hedeflerimiz var. Bunlardan biri çözüm sürecidir. Bu bizi birbirimize bağlayacak en önemli bağdır. Biz kardeşiz be! Bunu çekemeyenler var. Nedir bu düşmanlık? Nedir bu nefret, çekememezlik? Bunun anlamakta zorlanıyorum.
'KORKMAYACAĞIZ YILMAYACAĞIZ'
-Korkmayacağız, yılmayacağız. Muhtar korktuğu gün ülke biter! Hamd olsun milletimiz çözüm sürecine sahip çıktı.
-Belki biz o günleri görmeyeceğiz ama torunlarımız o günleri görecek. Mesele torunlarımıza önemli bir miras bırakmak değil mi? Nasıl ecdadımız biz onurlu bir miras bıraktıysa biz de torunlarımıza bırakmalıyız. Ama hala bunu anlamayanlar var.
-Burası Cumhurbaşkanlığı külliyesi. Ankara'da cumhurbaşkanlığı için yapılmış bir yer. İlk kez burası yapıldı. Biz bu millete layık olanı yaptık, yapıyoruz.
-İç güvenlik paketinin bir an önce çıkması lazım. İşine gelmeyen bağırıyor. Çünkü sokaktan nemalanıyorlar.
-Yahu yol yapıyoruz millete yol. Yolu yapan muhtarların (müteahhidin) iş makinalarını yakanlardan daha yolsuzluk yapan kim olabilir? Düşünün havalimanı yapıyoruz ya havalimanı. Havalimanı yapan müteahhitin iş makinalarını yakanlardan daha yolsuzluk yapan kim olabilir? Hakkari'de de engellemenize rağmen havalimanını yapacağız. Cizre'yi yakıp yıktılar değil mi? Silopi'yi yakıp yıktılar değil mi?
ERDOĞAN: GEÇTİ O FETRET GÜNLERİ
-Huzurlarınızda küçük hesaplar peşinde koşanlara, üç beş sokak eylemiyle, üç-beş molotofla ülkenin istikametini değiştirebileceğini sananlara seslenmek istiyorum: Başaramayacaksınız. Beyhude uğraşıyorsunuz. Bu tren artık bu raydan çıkmaz. Bu çomaklar, bu tekeri yolundan alıkoyamaz. Geçti o alacakaranlık günleri, geçti o fetret devri.
'BAŞKANLIK SİSTEMİ TÜRKİYE'Yİ ŞAHA KALDIRACAK'
-Başkanlık sisteminin Türkiye'yi şaha kaldıracağını düşünüyorum. Bu mesele, benim şahsi meselem değildir. Bu ihtiyaç milletimizin binlerce yıllık devlet geleneğinin tabii bir sonucudur. Mevcut sistem artık Türkiye'ye dar geliyor, yetersiz geliyor. Dünya değişiyor, bölgemiz değişiyor, her şey değişiyor. Bizdeki birtakım çevreler ısrarla, inatla yerinde sayıyor.
'İLLA TIPA TIP MI YAPACAKSIN?'
-Demokrasi başkanlık sisteminde yok mu? Var. Dünyanın en ileri demokrasisi nerede? Amerika'da. Peki ekonomi? Dünyanın en ileri ekonomisi Amerika. Orada da başkanlık sistemi var. İlla orayı tıpa tıp mı yapacaksın? Hayır. Uygun gördüğün şeyleri oradan alırsın.
-Fransa'da, Avrupa'nın herhangi bir yerinden ne alacaksan onu da alırsın. Güney Amerika ülkelerinden de alırsın. Adeta bir arının hassasiyeti içerisinde, her çiçekten nasibini alır, balını yapar, ortaya koyarsın. Olay budur. Bu da bize özgü olur. Bizim geleneğimize, göreneğimize özgü bir başkanlık sistemi olur.
ERDOĞAN: YAHU CANİ ADAMIN İŞİ VAR
-Mersin'de bir vahşet yaşanıyor, yüreklere ateş düşüyor. Muhalefet partisinin başındaki zat, siyaset yapmak adına tutup meseleyi işsizliğe bağlıyor. Yahu adam cani, bu adamın inancıyla, etnik kökeniyle, sosyal statüsüyle bir ilgisi yok. Adam cani işte. Kendi mensupları dans ederek bunu protesto ediyor. Geç o işleri geç.
'O VEDA HUTBESİNDEKİ HİTABINA BAKIYORUZ'
-Ben kalkıyorum, 'Kadının, Allah'ın erkeklere bir emaneti' olduğunu söylüyorum, bu feministler filan var ya, bunlar da çıkıyor 'Ne demek kadın emanetmiş' diyor, 'Bu bir hakarettir' diyor. Ya senin bizim medeniyetimizle, bizim inancımızla, bizim dinimizle ilgin yok ki. Biz sevgililer sevgilisinin o Veda Hutbesi'ndeki hitabına bakıyoruz. 'Allah'ın bir emanetidir' diyor, 'O emanete saygı duyun, sahip çıkın' diyor."
-Özgecanımızın annesine de babasına da şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Bu vahşet karşısında her babanın, her annenin böyle vakur bir duruş koyması mümkün değil. Mehmet Efendi, adeta Türkiye'ye değil tüm insanlığa bir ders verdi. Bugün Adalet Bakanım ile görüşmem olacak. Kardeşlerim, sonuna kadar bu vahşilere almaları gereken en ağır cezayı almaları noktasında elimizden geleni sonuna kadar yapacağız.