Türkiye’nin gündeminde haftalardan buyana Çankaya var. Basında Cumhurbaşkanlığı ve Çankaya konusunda protokol ile ilgili olarak ne zaman bir haber çıksa, mutlaka Cumhurbaşkanlığı forsundan da bahsediliyor. Tam ortasında Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden bir güneşin ve etrafında tarih boyunca kurulmuş olan 16 adet Türk devletini sembolize eden 16 adet yıldızın bulunduğu Cumhurbaşkanlığı Forsu'ndan...
BİNLERCE YILLIK BİR GELENEĞİN DEVAMI
Habertürk yazarı Murat Bardakçı, Cumhurbaşkanlığı forsundaki 'güneş'i yazdı. Bardakçı bu güneş ile padişahların saltanat kayıklarındaki kuş motiflerinin ve hatta Amerikan ve Alman kartallarının, binlerce yıl öncesinden gelen bir geleneğin devamı olduğunu ifade etti.
SÜMER MEDENİYETİNE KADAR UZANIYOR
Buna göre, güneş sembolünün geçmişi çok eski asırlara, hatta binlerce sene öncesine, eski Mezopotamya’ya, Sümer medeniyetine kadar uzanıyor.
İşte Murat Bardakçı'nın devlet armalarında ve bayraklarında kullanılan simgelerin kadim tarihine ilişkin yazdıkları:
SEMBOLLER AYNI ŞEKİLLER FARKLI
"Konunun ayrıntılarına girmeden önce gözönüne almamız gereken bir husus var: Semboller, eski uygarlıklarda devamlı olarak mekân ve şekil değiştirirler. Meselâ bir uygarlıkta sembol olarak kullanılan yırtıcı bir hayvan başka bir uygarlıkta gökteki yıldız hâlini alabilir, bir diğerinde ise kutsal ağaca dönebilir. Bu semboller aslında tek bir kavramı temsil etmekte ama kültürlerin arasında gidip geldikçe şekil değiştirmektedirler. Cumhurbaşkanlığı forsundaki “güneş” de böyle şekil değiştirmiş sembollerden biridir... Güneşin güç ve kudret ifadesi olarak kullanılması çok daha eski devirlere, Mezopotamya kültürüne kadar uzanır. Güneş, sahip olduğu sıcaklık ve aydınlık sayesinde eski medeniyetlerde kâinatın en güçlü varlığı olarak görülmüş ve daha sonra birçok yerde, meselâ eski Mısır’da “Ra”nın sembolize ettiği bir “tanrı” hâlini almıştır.
İKİ BAŞLI KUŞ DA GÜNEŞİ SEMBOLİZE EDER
Eski Mezopotamya ve Sümer inançlarında bulutlar birer kuş olarak düşünülmekte, “Anzu” yahut “İmdugud” ismini taşıyan fırtına ve yağmur tanrısı, iki başlı bir kuş şeklinde sembolize edilmektedir. Anzu aynı zamanda güç kaynağı olan güneşin de sembolüdür, güneşin doğuşu ile batışını da temsil eder ve gece karanlıklara gider, gündüzleri dünyaya döner.
YILAN, KUŞ VE GÜNEŞ
Doğu ve batı kaynaklarında vücudu veya ayakları yılan şeklinde gösterilen ve birçok kuşun özelliğini taşıdığı söylenen Anzu, Sümer inancının en güçlü tanrı sembollerinden biri olur. Meselâ, Sümer’de kutsal kabul edilen çengin baş kısmında, anahtar tutan bir kuş sembolü vardır. Kuş, çengin güneş tanrısı ile münasebetini anlatır; anahtar da 360 günlük yürüyüşü ile senenin devrini temsil eden güneşin 180’i doğuda, 180’i de batıda bulunan kapılarını açmaya yarar. Bu kuş, Hazreti Süleyman ile ilgili efsanelere de girmiştir ve Mezopotamya’da güneş tanrılarının kuvveti ile ilgili inançlar zamanla Hazreti Süleyman’ın özellikleri haline gelir.
NAMAZI DUYURAN HOROZ
Hazreti Süleyman, efsanelerde Kudüs’ün güneş tanrısı Salman ile özdeşleştirilir ve tanrıların güçleri ona da atfedilir. Süleyman’ın 12 basamaklı tahtının her basamağında hayvanlar vardır ve bu hayvanlar burçların, tahtın en üst basamağında parmağında yüzüğü ile oturan Hazreti Süleyman da güneşin sembolüdür. Süleyman’ın ölümünden sonra çalınan ve bir mağaraya saklanan yüzüğü muhafaza eden ejderhayı andıran büyük yılan ise bu defa “basilisk” denen bir yaratık olarak görülür. Aynı yılan asırlardan buyana tıbbın ve eczacılığın da sembolüdür ve ölümsüzlüğe çare aranmasını temsil eder. İslâm mitolojisinin eski dönemlerinde başı arşın üzerinde, ayakları da yerin altında olan, kâinatı kaplayan, güneşi sembolize eden, “güneşin kuşu” olan ve horoz şeklinde tasavvur edilen bir kavram daha vardır. Bu horoz güneş doğarken kanatlarını çırparak güneşi selâmlamakta, sabah namazını haber vermekte ve kanatlarının sesini işiten yeryüzündeki horozlar da öterek mü’minlere namaz vaktinin geldiğini haber vermektedirler.
FORSUN ORTASINDAKİ GÜNEŞ ASLINDA BİR DEVAMLILIK
Gücün sembolü olan güneş ve basilisk daha sonraları Ortadoğu’nun folklöründe de yer edinir. Meselâ, 15. asır edebiyatçısı Abdi Musa’nın Câmasbnâme’sinde geçen ve “Şahmaran Hikâyesi” olarak yaygınlık kazanan yaratık, efsanenin bir başka versiyonudur. Mezopotamya’nın bu eski inancı zamanla Osmanlı ve Cumhuriyet protokolüne de girdi; Osmanlı’da padişahın tahtının üzerindeki küre ve kayığının ucundaki kuş, Cumhuriyet’te de cumhurbaşkanlığı forsunun ortasındaki güneş hâlini aldı."