Başbakan Ahmet Davutoğlu canlı yayında Mustafa Karaalioğlu ve Hürriyet Gazetesi yazarı Akif Beki’nin sorularını cevapladı.
İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satırbaşları;Suriye krizi bir an önce çözülmesi lazım. Biz bunu Esed’e aylarca anlatmaya çalıştık. Dinlemedi, anlamadı. Zannetti ki bölge hala 80’li, 90’lı yıllarda babasının demir yumrukla ezdiği Hama, Humus dönemlerinde yaşıyor. Neredeyse yalvardık, bu gidişat kötü, ülkenizle ilgili çok ciddi sıkıntılar var. Hepimiz etkileniriz. Esed bizi dinlemedi çok ciddi krizler ortaya çıktı. Başka ülkelere de anlatmaya çalıştık bunu.
HER ŞEY IŞİD'İN ELİNE GEÇTİ
Türkiye tek başına çok çalıştı bunu her yerde anlattı. Kılıçdaroğlu gitti Maliki'nin elini sıktı ve sonra ne oldu Maliki her şeyi bıraktı gitti ve her şey IŞİD'in eline geçti. ABD'nin Irak'a bıraktığı silahlar külliyen IŞİD'in eline geçti.
Maliki'den başka en büyük problemi Sünni bir yönetim olan Sisi yönetimiyle yaşadık.
TÜRKİYE DOĞRU ZAMANDA DOĞRU KARARLAR ALDI
Biz Esed ile görüşürken 9 ay boyunca, ABD yönetimi bu görüşmeleri kesin dedi. Biz o sıra Esed'e yalvarıyorduk. Bunu şunun için söylüyorum Türkiye doğru zamanda doğru kararlar aldı. Esed zulüm ettiğinde ise sert bir tutum gösterilmeliydi.
ABD'YE SURİYE ŞARTI
Obama'nın ''Sünnileri kazanmadan bu savaş kazanamaz'' sözleri doğru. ABD'nin ortaya koyduğu planda, hava harekatı gerekli ancak düzen kurmak için yeterli değil.
Suriye gözardı edilirse sorun çözülemez. Radikalleşmeyi önlemenin yolu içselleştirici siyaseti egemen kılmak
Başkalarının haklı çıktığı bir husus yok ama bizim kendimizin geliştirdiği politikalar hakkında da özeleştiriyi yaparız. Uluslararası sistemin sözlerine fazla güvenmiş olmak doğru değil mesela. Cenevre konferansına muhalefeti başarısız olacağını bilmesine karşın götürdük. Başka alternatif kalmadığı için o yolları da denedik.
Bazı yerlerde öyle bir kanaat var ki bu başka bir felaketin önünü açmaktır bu. NATO zirvesinde bunun dile getirildiğini duyduk, bunu da muhataplarımızla paylaştık. “IŞİD’i yok etmek için Esad ile işbirliği yapalım.” Bu ne demek biliyor musunuz? Tüm o şuanda muhalefete IŞİD’e kaymamış ılımlı muhalefeti bile IŞİD’e itmek demektir. Yani Esad’la işbirliği yapıldığını bildiği anda ÖSO bünyesindeki ve IŞİD’den de hoşlanmayan, hatta nefret eden kesimleri dahi oraya doğru itmek anlamına gelir. Ortadoğu halkları artık iki kötüden birini tercih etmek gibi bir kaderle karşı karşıya bırakılmamalı. Niye iyi bir alternatif ortaya koyamıyoruz?
BUNU KİM YAPIYORSA ONU CEZALANDIRALIM DEDİK AMA...
Savaş suçları diye bir hukuk var yine taraflara söyledik varil bombaları, gaz bombaları, kitle imha silahları gibi bunu kim yapıyorsa onu cezalandıralım dedik ama bu konularda anlaşılamadı.
Daha bu süreç bitmedi. Bizim politikamızın doğruluğu nasıl Irak'ta Suriye'de doğru çıktıysa daha çok çıkacak. Göreceksiniz bu bölge öyle veya böyle bütün bu kısır ve tarihle mütenasip olmayan bütün bu akımlardan arınacak ama bu çok zaman alacak.
NEDEN İMZA ATMADIĞIMIZ BELLİ
ABD'nin ne istediği o kadar belliyse bizim de neden imza atmadığımız o kadar bellidir.
Gerçekten tahmin etmekte zorlandığım ve derin hayal kırklığı yaşadığım bir konu. ABD'li rehinelerin arkadaşları ve ABD kamuoyu bunu gündeme dahi getirmedi hükümeti bu konuda açıklama yapmak zorunda bırakılmadı. Bunu kendilerine de söyledim basın özgürlüğü veya eleştiri haktır ama bunun da özel hususları vardır.
3 aydır bizi her gün açıklama yapmaya zorluyorlar. Hala bir eski bir diplomat sorunsuzca bunu dile getiriyor. Ve istiyor ki bunun karşılığında bizim rehinelerimiz zarar görsün.
Bizim birinci önceliğimiz şuanda o canlarımızın ailelerine en kısa zamanda kavuşmasıdır. Bekelediğimiz tek şey şu sorumluluk içerisinde davranılması. Bunun için insan olmak ve empati yapmak bunun için yeterli. Şimdi de sabırla beklememiz lazım. Bu zor durum başka ülkelerin başına da geldi.
OBAMA'NIN PLANI ŞU ŞEKİLDE BAŞARILI OLUR...
Obama'nın planı stratejinin ne kadar kuşatıcı ve siyasal parametrelerin desteklenip desteklenemeyeceğine bağlı. Bu boyutu taşırsa başarılı olur. Türkiye'nin katkısı her aşamada istendi. Bağdat'ta en büyük başarı Türkiye'ye aittir.
Mısır'da olduğu gibi Suriye'de de otoriter bir rejim gelsin derler ise yine yol ayrımı olur. Bizim bölgede ne yapılması gerektiği konusunda zihnimizdeki şeyler çok net.
BENİ ÇOK ÜZEN BİR KONU VAR
Beni çok üzen bir şey vardı, evimizin hemen yanında köşede Akbank gibi bir lüks binanın yanında işçiler bekler ve oradan araçlarla işe giderlerdi. Ama artık işçinin elinde bir belgesi olması lazım.
ÇAY BİLE İÇMEYECEKLER
İşçi sendikalarımıza çağrıda bulunuyorum; işçilerimizi eğitelim. Denetim ciddiye alınacak, kağıt üzerinde olmayacak, bir müfettiş gittiği yerde çay bile içmeyecek denetimini yapacak. Samimiyet bazı şeyleri görmeye engel olabilir.
DAVUTOĞLU O HABERLERE TEPKİ GÖSTERDİ
Geçen gün bir acılı babayla çok samimi bir görüşmemiz oldu. Sonra bir haber çıktı, 'acılı babadan başbakana tepki' diye hiç böyle bir diyalog yok O babaya ben teşekkür ediyorum olaydan sonra açıklama yapıp böyle bir konuşma olmadığını söyledi. Böyle bir haberi kim yapar?
Bende 6 günlük bir yavrumu kaybettim. Malezya'da görevdeyken böyle bir olay yaşadık. O benim içimde hala bir sızıdır. Acılı anne, babanın sitemi hakkıdır.
GERİYE DÖNMEYİ DÜŞÜNMÜYORUZ
Madem burada bir süreç işliyor biz bu süreci ritmik bir şekilde takip etmek zorundayız. O bakımdan çözüm sürecini benim dönemimde bir mekaniznamaya oturttuk ve iyi sonuçlar almaya başladık. Artık bu süreçte yarıyı geçtik, geriye dönmeyi düşünmüyoruz.
Barış gelecekse önce gençlerimizi kurtarmalıyız. Dün Diyarbakır'da protesto eden ailelerle görüştüm onlara da söyledim. Bir tarafta 14 yaşında kızı kaçırılan bir anne duruyor, öbür tarafta bir anne 'benim oğlum' hafızdı diyor. Bu insanlara gözyaşı döktürmek doğru mu?
DAVUTOĞLU'NUN ELİNDEKİ SİYAHLIK
Yazım çok iyi olmamasına rağmen notlarımı kendim tutarım ve arkadaşlarımdan bugün notları aldım ve fark ettim ki elime mürekkep bulaşmış. Yani ne kalem ve kağıt beni bırakır ne de ben onları bırakırım. Benim her cebimden kağıtlar çıkar.
AKADEMİSYENLERE ZAM MÜJDESİ
Akademisyenler hakkında Ekonomik şartların el verdiği ölçüde hissedilir bir iyileştirme yapmaya çalışıyoruz. Bunu Ekim ayı içerisinde paylaşmaya çalışacağız.
Akademisyen olarak benimle çalışanlar bilirler ki görevim hakkında ne gerekiyorsa ben yaparım. Türkiye'de Başbakan olmak herhangi bir ülkede Başbakan olmak gibi değil. İlk şantiye ziyaretini yarın yapacağız. İstanbul'da yerin altına gireceğiz.
İSTANBUL GİBİ BİR ŞEHİR YOK
Şu son yoğunluk olmasaydı bir kitabım yayına girmiş olacaktı. İstanbul gibi bir şehir başka bir ülkede yok. Moderniteyi en yıkıcı ve kadimi en yoğun bir biçimde yaşamış bir şehir. Bazı şehirler var ki New York gibi modernitesi var ama kadimi yok. İstanbul bünyesinde herşeyi barındırıyor. Büyük bir hazinedir İstanbul. Doğal bir şekilde gelişti.
BİRBİRİMİZİ ÇOK ÖZLÜYORUZ
Sayın Cumhurbaşkanımızla birbirimizi çok özlüyoruz. Hatta bunu dile getiriyoruz görüşmelerimizde ''bu böyle olmuyor'' diye. Haftalık olağan görüşmeler haricinde görüşsek ''acaba ne konuşuyorlar'' diye merak konusu olacak.
Sayın Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanımızla ''savaş dışında görüşmeyeceğim'' dedi. Millet iradesine saygısızlıktır bu. Benim sayın Cumhurbaşkanımızın tecrübelerinden faydalanmam gerekir.
YARGIYA EGEMEN OLDULAR
2010 yılında beni en heyecanlandıran şeylerden biri yargıda reform boyutuydu.Yargıda bir egemen alan vardı. Öyle bir şey yapalım dedik ki hakim ve savcılarımız kendi imkanlarıyla tercih yapsınlar ve ortaya iyi bir şey çıksın. Ve sonra ne oldu pararalel yapı denen yapı kendi içinde yetkilenerek baskılarla tek başına yargıya egemen oldu.
Hedefimiz 2023. Şimdi öyle olunca 8 aylık bir program çıkarmadık.
Sayın Cumhurbaşkanımızın başdanışmanı olduğum zaman bazen derdim ki biraz Başbakanımız Ankara'da dursada konuşsak ama o kendini Anadolu'ya atardı. Şimdi şunu daha iyi anlıyorum ki gerçekten enerji alınacak yer milletin kucağı.
KİTAP OKURKEN HE ŞEYİ UNUTURUM
Kitap okurken ben her şeyi unuturum. Çocuklar mesela ne isterlerse ben kitap okurken isterler çünkü hemen onay veririm. Hemen gitsinler de okumama devam edeyim diye.
Alevi vatandaşlarımızın temsili bakımından önem taşıyan liderleriyle görüşmemiz olacak.
88'li yıllarda Ürdün'de çekilen fotoğraflar ile ilgili konuşan Başbakan Davutoğlu fotoğrafların kendisi için süpriz olduğunu söyledi.