Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ankara'daki Büyük Anadolu Oteli'nde düzenlenen Türk Metal Sendikası Kadın İşçiler 20. Büyük Kurultayı'nda katılımcılara seslendi. konuşmasında üç çocuk vurgusu yapan Erdoğan, çocukların hiç bir şeye engel olmadığının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları;
ONLAR TEHLİKENİN FARKINDA DEĞİL
"Bugün bakıyorsunuz çevrenize artık bir çocuk iki çocuk. Bu durum ülkemizin için ciddi bir sorun. Güçlü milletler güçlü ailelerle kurulur. Ailelerdeki çocuk sayısının elbette farklı sebepleri var. Sizlerden rica ediyorum Bu konuda lütfen hassas olun. Batı artık yaşlı bir nüfus biz de şuanda ki gibi gidersek batı gibi olacağız. Çocuk hiç bir şeye mani değildir. Çocuk rızkıyla gelir bunu bilin. Ben hep en az üç çocuk tavsiyesinde bulunduğumda bunu dalgaya alıyorlar. Onlar tehlikenin farkında değil. Eğer olay paraysa zenginlere bakın genelde hep bir çocuğu iki çocuğu var."
Erdoğan, Türk Metal Sendikası Kadın İşçiler 20. Büyük Kurultayı'nda konuştu:
KADINLARIN YAŞADIĞI İNSANLIĞIN KANAYAN YARASIDIR
"Evladının, eşinin, babasının, kardeşinin cansız bedeni üzerine kapanıp ağlayan mazlum kadındır. Yıkılan evinin başında gözyaşı akıtan garip kadındır. Eşini kaybettiği için yüreği yanan ama bu arada ailesinin tüm sorumluluğunu da üstlenen mağdur yine kadındır. Evinden, yuvasından uzakta verilen hayat mücadelesini sırtında taşıyan kadındır. Feryadı duyulmayan, gözyaşı fark edilmeyen, acısı hissedilmeyen bu kadının yaşadıkları insanlığın kanayan yarasıdır."
KADINLARIN YAŞAMA HAKKINA SAYGI
"Bir tarafta kadın hakları diye kamuoyu ayağa kaldırılırken bir taraftan kadının hayat hakkına karşı inanılmaz duyarsızlık var. Bir taraftan eşitlik diye yer gök inletilirken bir tarafta ölümde eşitlik gözetiliyor. Avrupa’daki, Amerika’daki kadın da Suriye’deki, Irak’taki, Myanmar’daki Türkiye’deki kadın değil mi?"
"Kadının önce yaşama hakkına saygı duyulmalı. Kadının sürdürdüğü mücadeleye destek vermeyen kusura bakmasın, boş konuşuyor. Hayatı her an tehdit altında bulunan aile fertlerinin her birinin geleceğiyle ilgili endişe duyan bir kadına siz Kadınlar Günü’nü anlatamazsınız. O kadın kendisine hediye verilmesini, çiçek uzatılmasını istemiyor. Her şeyden önce huzur istiyor, güven istiyor, barış istiyor, yaşama hakkına saygı gösterilmesini istiyor."
ALLAH'IN EMANETİ OLARAK GÖRMEK AYRIMCILIK DEĞİL
"Bunca zulme, katliama ses çıkarmayan hiç kimsenin kadının adını ağzına almaya hakkı yoktur. Mısır’da Tahrir Meydanı’nda haklarını ararken ekin gibi biçilen Esma’lara gözünü kapatanların kadının adını dahi ağzına almaya hakkı yoktur.
Kendi ülkesinde her köşe başında bir meta gibi alınıp satılan kadınları görmezden gelip örtünen kadına yasak getirenlerin kadının adını ağzına almaya hakları yoktur. Kadın istismarı asıl budur. Kadın bedeninin istismarı asıl budur. Kadının ötekileştirilmesi, sınıf ayrımına tabi tutulması asıl budur.
Birbirlerinden yaradılış, güç kuvvet bakımından çok farklı olan kadınla erkeği aynı yarışa sokmak asla eşitlik değildir. Kadını Allah’ın emaneti olarak görmek, ayrımcılık değil kadını baş tacı etmektir, kadını yüceltmektir."
Erdoğan, Türk Metal Sendikası Kadın İşçiler 20. Büyük Kurultayı'nda konuştu-2:
BEN ANASININ AYAKLARININ ALTINI ÖPEN BİR EVLADIM
"Ayaklarının altına cennet serilen kadının analık vasfına vurgu yapmak kadına ayrımcılık değil ama tam tersine ona karşı sonsuz bir hürmetin ifadesidir. Bazıları diyor ki bize ana demeyin, biz kadınız. Ben diyorum ki doğuran, doyuran, yetiştiren…"
"Ben anasının ayaklarının altını öpen bir evladım. Anacığım ayağını çekerdi, ben zorla öperdim. Derdim benden cennetin kokusunu mu esirgiyorsun anacığım derdim. Bu idrake varabilmek kolay bir iş değil. Bak babaların ayaklarının altında değil, annelerin ayaklarının altında. O makama ulaşmak herkesin de kârı değildir. Kadınla erkek arasındaki fıtri farklara işaret etmek ayrımcılık değil, onun haklarının korunmasının kollanmasının garantisidir."
GEZİ OLAYLARINDA YAŞANAN TACİZ
"Gezi olayları yaşadık değil mi. Gezi olayları sırasında bir genç kadın, bir belediye başkanının gelini, bir anne yanında çocuğu olduğu halde Kabataş’ta tacize maruz kaldı. Kimse o kadını taciz edenleri kınamadı, peşine düşmedi. Tacize uğrayana kadına ise etmediklerini bırakmadılar. Terbiyesizce ahlaksızca o kadının üzerine gittiler. Hatta o hanımefendiyle ilgili yazılar yazan 4 tane bayan köşe yazarına da olmadık hakaretler ettiler. Şimdi de sosyal medyada üzerine gitmeye devam ediyorlar. Hatta bu hanımefendi ile ilgili gidip incelemesini yapıp olumlu yazılar yazan 4 tane bayan köşe yazarına da olmadık hakarette bırakmadılar. Hani tacizde esas olan kadının beyanıydı. Çarşaflı kadınlara rozetler takarken diğer tarafta çarşaflı kadınları köle olarak gösteren sergiler açtılar. Benim annem de başörtülü edebiyatı yaparken elleri öpülesi anaları evlatlarının mezuniyetlerine almadılar. Demek ki bunlar için önemli olan kadının kendisi değil sadece bazı kadınlar."
KADINLARIN HAKLARI KISITLANAMAZ
"Kadınların sosyal haklarının kısıtlanmasına asla izin vermeyiz. Kariyer yapmak isteyen kadının da iş yeri açıp çalışmak isteyen kadının da yanındayız. Bununla ilgili bir çok çalışma yaptık, halen de yapılması gerekenler elbette var. Kadınların şu an ki iş hayatı eskisiyle mukayese edilmeyecek kadar iyi durumdadır. Bugün eğitim konusunda kadın-erkek ayrımı konusunda bir durumun kalmadığını görüyoruz. Aileler kız çocuklarının okumasına artık çok daha fazla destek veriyor. Kız çocuklarının okuması için artık daha fazla destek veriyoruz."
Kaynak : Haber7