Avcı, 2014 yılında atmosferin değişmesiyle Eskişehir'de bazı gelişmelerin olduğunu belirtti. Valiliğe ihbarlar yapıldığını anlatan Avcı şöyle devam etti:
"Benim hakkımda işlem yapılmasından sonra, hem İçişleri Bakanlığı'na hem de il savcılığına e-posta gönderiliyor. Diyor ki kişi, 'Ben Emniyet'in kaçakçılık biriminde bir komiserim, Hanefi Avcı buraya geldikten sonra herkes hakkında bilgi topladı. İldeki görevliler, yöneticiler hakkında bilgiler topladı. Biz istemedik, bizi zorladı' ihbarı yapıyor. Bu ihbar üzerine, İçişleri Bakanlığı hemen müfettişler atıyor. Çalıştığım dönem içinde tüm Emniyet'in bilgisayarlarına baktı, sorguladı, araştırdı herkesin kaydını çıkardı. Bu kayıtlar ilde bulunan protokol listesindeki tüm listelerle karşılaştırılıyor ve 4 isim benzerliği var. Biri, bir vali yardımcısı, biri bir şube müdürünün. Bir şube başkanı, bir tanesi de savcının ismine benziyor. Müfettişler araştırma yapıyor, vilayete soruyorlar. Vilayet, Nurettin Yücel ismi sadece isim benzerliği (vali yardımcısı), bu isimde suçluya işlem yapılmış."
"İHBARCI, İSTİHBARATÇI BAŞKOMİSER ÇIKTI"
"Eskişehir Valiliği'ne ihbarlar yapılıyor. Bu ihbarlar üzerine valilik iki tane soruşturmacı görevlendiriyor. Bir tanesi vali yardımcısı, bir tanesi bir emniyet şube müdürü. Bu insanlar araştırıyorlar. Araştırma iddiası şu: Deniyor ki, Emniyet'e bazı ihbarlar geldi, bu ihbarlar kapatıldı ve örtüldü. Herhangi bir işlem yok, saklandı, gizlendi deniyor. Bunun üzerine Valilik araştırma yaptığında, Emniyet'in 155 servisine yaptığı bir ihbar ortaya çıkarılıyor. Bu ihbara göre, bir kişi Güneydoğu şivesiyle kendisinin Şırnaklı Ali Tekin olduğunu söyleyerek Emniyet'e bir adres ihbar ediyor. Diyor ki, 'Bu adreste 80 kilo eroin var. Oraya eroin geldi, hemen yakalayın' diyor. Emniyet ihbarın şekli ve benzer olaydaki sahte ihbarlara karşı alışık olduğu için, hemen bu ihbar yapan kişiyi -ankesörlü telefonda yapıyor ve ankesörlü telefonun hangi adreste olduğu Emniyet'in ekranında gözüküyor- en yakın ekibi yönlendiriyorlar. Ekipler bu kişiyi kulübeden çıkmadan yakalıyor. O kişiye soruyorlar, bu kişi diyor ki, 'İstihbarat'ta Başkomiserim ben. Beni bırakın, ben burada görev yapıyorum, beni bırakın deşifre ediyorsunuz' diyor. Emniyet ekipleri öyle olamayacağını söylüyorlar. Olay üst makamlara intikal ediyor, sonra talimat veriliyor 'Bu kişileri bırakın' deniyor ve kişi bırakılıyor. Niye bırakıldığı meçhul."
"YÜZÜNÜ SAKLADI"
İzlettiği videodaki bir kişinin yüzünü sakladığını ifade eden Avcı, şunları söyledi:
"Videoda bir kişi kendisini saklıyordu, gizleyerek odada bulunuyordu. Bu odada bulunan kim araştırıldı; ve görülüyor ki bu odada bulunan, 'Şırnaklı Ali'yim diye sahte ihbarda bulunan İstihbarat'ın Başkomiseri. O odada bulunması mümkün değil. Görev gereği olmaması gerekiyor. Arama yapacakların orada kim olduğu belli, arama tutanağında ismi de yok. Orada olmaması lazım. Emniyet Müdür Vekili olan kişinin müfettişlerce alınmış beyanı var. Diyor ki, 'Ben Emniyet Müdürlüğü makamında arama yapılacağını duyduğum zaman Emniyet Müdürlüğü'ne geldim, daha arama başlamamıştı. Makam odasına girdiğimde, odada bu kişiyle karşılaştım. Ne geziyorsun dediğimde, bahane arayarak uzaklaştı buradan' diyor. Yani bu kişinin varlığı, orada bulunması, her şeyi ile hukuka uygun değil. Daha sonra Vilayet araştırıyor. Madem bu kişiler böyle sahte ihbarlar yapabiliyor, Hanefi Avcı'nın bulunduğu olayla ilgili odada bulunmaması gerekiyor. Peki başka ne görevler yapılmış? Araştırılmış, şunu görüyorlar: O vilayette özellikle cemaatin hoşuna gitmeyecek görev yapan, onların yaptıkları işlere mani olabilecek bazı kamu görevlilerini, etraflarında kimler varsa onların izlenip dinlendiği ortaya çıkıyor. Yani ben kimlerle ilişkilişsem, onları tespit edip izlemişler ve benim hakkımda bilgi toplamışlar. Aynı şekilde o vilayette başka insanlar hakkında bilgi toplandığı, hatta bu toplanan bilgiler ihbara dönüştürülerek o kişi hakkında işlem yapıldığı ortaya çıkıyor."
"TESTEREYLE KASETLER TEK TEK KESİLDİ"
“Benim şikayetim üzerine kasetlerde parmak incelemesi yapılsın dedim. Özel Yetkili Mahkeme, kasetler yakalanırken nasıl el değişti, sonra nasıl işlemler yapıldı? Tabii kasetler buraya getirildi, daha sonra savcı talimatıyla Emniyet'e gönderildi. Emniyet bunları çözdü, dinledi, CD'lere geçirdi, hiç parmak izi alınmadı. Aradan 1 ay geçti. 1 ay sonra savcılık çok ciddi bir görev yapıyor gibi işlemleri uygun yaptı. Bu titizlik burada yapılıyor ama, kasetler numaralanmış, eller eldivenli... Testereyle kasetler tek tek kesildi. Dış kaplar kesildi. Parmak izi alacağız, yeni kasetlere koyacağız. Kapları çıkartıldı. Hiçbir ülkede, hiçbir polis hiçbir parmak izini böyle almıyor. Olay anında bulunduğu an parmak izi alınır. Herkes dokunduktan sonra, torbalara konulup taşındıktan sonra değil. Olay anında bir avukat arkadaşımız savcıya itiraz etti 'Böyle yapamazsınız, delilleri yok ediyorsunuz, bu suçtur' dedi. Ama sadece bir itiraz tutanağı imzalatabildi. Yüzlerce şikayete rağmen hiçbir makamda, hiçbir işlem yapılmadı itirazla ilgili. Delilleri yok ettiler. Kasetlerin dışları bile kırılarak, oraya koyan ellerin tamamı yok edildi. Bunu yapanları şikayet etmemize rağmen, çokça hiçbir şey yapılmadı."
SAVCILARI GÖREVE ÇAĞIRDI
“Bundan sonra beklentimiz, bunu orta yere çıkaranlara, bunu orta yere dökenlere teşekkür etmekle birlikte, Eskişehir Valiliği'ne ve Eskişehir'deki bu işi yapan görevlilere, Emniyet'e ve olayı tahkik eden mülkiye müfettişlerine... Ama şu andan sonra beklentimiz, İstanbul ve Eskişehir savcılığından, bu ortaya çıkan olayların bütün belge ve delillerini toplayarak, bu kişilerin hukuk önünde yargılanmasını istiyoruz. Mahkeme önüne çıkarılmasını. Sadece benim odama kaset konması değil, diğer insanların ve diğer kişilere de yapılanların ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Hatta diğer vilayetteki savcılardan bekliyoruz. Diyoruz ki, Emniyet'in diğer illerinde de benzer uygulamalar var. Bunların da savcılıklar tarafından incelenerek ortaya çıkarılmasını, aydınlatılmasını ve mağduriyetlerin giderilmesini istiyoruz. Sadece olayı ortaya çıkarmak değil ama. Mağdurların da telafi edilmesini istiyoruz."
"KASETLERİ PARALEL POLİSLER Mİ KOYDU?"
Hanefi Avcı, "Kasetleri paralel polisler mi koydu?" sorusuna, "Gönlüm bunun tamamını çok açıklamak ama, bu olay kısmi soruşturma aşamasında. Söylersem soruşturmaya zarar veririm. Bana gelen bilgileri aktardım. Ama önümüzdeki dönemde onu da açıklayıp aydınlığa çıkaracağız diye düşünüyorum" yanıtını verdi.
Avcı, "İfade işlemi oldu mu, çağrıldınız mı savcılığa?" sorusu üzerine de, "Zaten tevdi raporlarını müfettişlere ve savcılıklara sundular. Bunlar Eskişehir Savcılığına sunuldu. Avukatlarımız giderek kendileriyle görüştüler. Savcılık o olayı başlatmış durumda" dedi.
ANAYASA MAHKEMESİ'NE BAŞVURU...
Avcı, "Anayasa Mahkemesi'ne başvurdunuz mu?" sorusuna da, "Bu anlattığım olaylarla ilgili AYM'ye başvuramayız. Nihai karar verilmesi lazım. HSYK şikayetime cevap vermedi. Hukuka aykırı dinlemelerle ilgili ise daha dava açılmadı. Karar kesinleşirse AYM'ye gideceğiz tabii, bittiği zaman. Savcıların makul süresi ne zaman dava açılırsa, o zaman doluyor" karşılığını verdi.
Kaynak: DHA