Ömer Süt’ün haberi
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Meşrutiyet dönemi sürüp, Cumhuriyet döneminde tek parti iktidarı olmasaydı bugünkü Türkiye’nin konumunun çok daha iyi seviyelerde olacağını iddia eden aynı zamanda AK Parti isminin de isim babası olan Birlik Vakfı Genel Başkanı İsmail Kahraman, mevcut parlamenter sistemde güçlü siyasi liderin olmaması durumunda da kaosun oluştuğunu, Türkiye’nin birçok kazanımının koalisyonlar döneminde kaybedildiğine şahit olduğunu dile getirdi.
'ALLAH LAFZININ ANAYASADA YER ALMASI GEREKİYOR'
Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan bazı ülkenin anayasalarının başlangıç kısımlarında, kendi inançlarını ifade eden; Allah, Tanrı, Yaradan gibi kelime ve ibareler yer aldığına vurgu yapan Kahraman, buna örnek olarak da Almanya, İngiltere, İsviçre, Norveç, Danimarka, Filipinler, Kolombiya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Madagaskar, Moritanya, İngiltere, ABD, Avusturya ve Fransa’yı gösterdi.
"BU ÜLKELERDE SEÇİLENLER KUTSAL KİTAP ÜZERİNE YEMİN EDER"
Bunların yanında İsrail ve Yunanistan gibi tümüyle din ve mezhebi esas alan anayasaların da olduğunu dile getiren Kahraman bu ülkelerde seçilenlerin inandığı kutsal kitap üzerine yemin etiklerini de hatırlattı.
KAHRAMAN: GÜÇLÜ LİDER YERİNE GÜÇLÜ BAŞKAN
Yeni Anayasa çalışmaları ve başkanlık sistemi üzerine Haber7 Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Erdoğan ve Şef Editör Ömer Süt'ün sorularını cevaplayan Birlik Vakfı Genel Başkanı ve eski Kültür Bakanı İsmail Kahraman, güçlü liderler siyaseti bıraktığında sıkıntı olmaması için başkanlık sisteminin şart olduğunu söyledi. Kahraman’a göre parlamenter sistemdeki ‘güçlü lider’in yerine başkanlık sisteminde ‘güçlü’ başkan geliyor.
'AK PARTİ DERSLER ÇIKARDI'
Kahraman, 1982 Anayasası askere ve Kenan Evren’e göre hazırlandığı için başkanlığa göre dizayn edildi. Aslında 1982 Anayasası ‘başkanlık anayasası’dır. Bunun adının konulması lazım. Çünkü açık bir şekilde şu ifade vardır: Devletin başı Cumhurbaşkanıdır. AK Parti, bu yasama yılında gerçekleştirilen Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda yapılan çalışmalardan sonra ders aldı. AK Parti, yeni anayasa için dört partinin uzlaşmasının ne kadar zor olduğunu tecrübe etti, dedi.
"TÜRKİYE'NİN ASIL DERDİ YENİ ANAYASA DEĞİL"
Türkiye’nin asıl derdinin yeni anayasadan daha öte, kendine ait bir hukuk sisteminin olmayışı olduğunun altını çizen eski bakan Kahraman sözlerini şöyle sürdürdü:
KAHRAMAN: DOĞUM VE ÖLÜMDE İSLAM HUKUKU VAR
“Kulağına ezan okunarak İslam hukukuna göre doğuyorsun, büyüyorsun İsviçre Medeni Kanunu’na göre muamele görüyorsun, suç işliyorsun İtalyan kanunlarına göre ceza alıyorsun, ticareti Alman ticaret kanununa göre yapıyorsun, Fransız idare sistemine göre idare ediliyorsun ve ölüyorsun yine İslam hukukuna göre musalla taşına konup, defnediliyorsun. Sadece doğum ve ölüm esnasında kendimize ait bir hukuk var. Adil bir Türkiye için hukuk sisteminin baştan dizayn ederek, kendimize ait, genlerimize uygun bir anayasanın yapılması gerekiyor.“
KAHRAMAN: 82 ANAYASASI'NI YOLU BOZUKLAR YAPTI
1982 Anayasası’nın gerici ve yobaz bir anayasa olduğunu, çağın gerisinde kaldığını ifade eden Kahraman, son anayasayı yapanlara ‘yolu bozuklar’ yakıştırması yapmayı da ihmal etmedi.
"BAŞKANLIK SİSTEMİNDE MİLLETVEKİLİ HALKIN MİLLETVEKİLİDİR"
Kahraman’a göre muhalefetin başkanlık sistemiyle ilgili olarak dile getirdiği eleştiriler sistemin devreye girmesinden sonra boşa çıkacak ve başkanlık sisteminde Meclis daha da güçlenecek. Yine Kahraman’a göre Meclis’te yer alan milletvekili partinin milletvekili değil, partinin fikrini benimseyen halkın milletvekilidir.
Hazırladıkları anayasa teklif metninde Türkiye’nin şartlarını da göz önünde bulunduran bir başkanlık sistemi dizayn ettiklerini savunan Kahraman’a göre Başkanlık Sistemi’nde;
-Yasama ile devlet başkanı arasında denge kurulmuştur. Böylelikle devlet başkanının Meclis’i devre dışı bırakacak yetkisi olmadığı gibi Meclis’in de devlet başkanını etkisiz kılacak yetkisi yoktur.
-Her iki kurum da birbirine muhtaçtır. Dolayısıyla sistemin kimilerinin iddia ettiği gibi diktatörlüğe dönüşmesi söz konusu değildir.
-Bu konuda örnek olarak gösterilen Güney Amerika ülkeleri başkanlık sisteminin temel ilkelerini değiştirdikleri için başarılı olamamışlardır. Mesela başkana kanun hazırlama ve meclisi dağıtmak gibi yetkiler verilerek denge sarsılmıştır ve sistemden uzaklaşılmıştır.
-Önerdiğimiz başkanlık sisteminde yürütmeden tek başına devlet başkanı sorumludur. Devlet başkanı beş yıllığına halk tarafından doğrudan seçilir ve beş yıl boyunca vatana ihanet suçlaması dışında düşürülemez.
-Devlet Başkanı, Meclis'in yaptığı kanunları uygulamak ve onayladığı bütçeyi tatbik etmekle görevlidir.
-Devlet başkanı, bakanlar ve bürokratlar meclis çalışmalarına katılamazlar. Devlet başkanı kanun teklif edemez, meclisi feshedemez.
-Bakanların ve yüksek düzeyli bürokratların atamasını ve uluslararası antlaşmaları devlet başkanı yapar. Ancak bu atamalar ve antlaşmaların yürürlüğe girmesi Meclis'in onayına bağlıdır.
KUVVETLER AYRILIĞI PRENSİBİ
Kahraman, başkanlık sisteminin en önemli özelliği kuvvetler ayrılığının tam olarak gerçekleşmesi olduğuna dikkat çekerken, bu sistemde; yürütme, yasama ve yargının da kendi alanında güçlülüğünden bahsetti ve ekledi: “Bu sistemde ne yürütme yasamaya müdahale edebilir ne de yasama yürütmeye.”
omer.sut@haber7.com
Haber7