İKLİM:
Uluborlu Akdeniz iklimi ile karasal iklim arasında, yarı karasal karakterli iklime sahiptir. Kış mevsimi uzun sürer fakat ılık geçen kış günlerinin sayısı hayli fazladır. İlkbahar Uluborlu da süresi en az olan mevsimdir. Yaz mevsimi sıcaklıkları normal ancak kuraktır. Sonbahar genellikle yağmurlu ve serin geçer.
KONUMUMUZ:
Isparta'ya 65, Antalya'ya ise 180 kilometre mesafededir. Antalya-İstanbul yolunun Tekke Tepe mevkiine 20 km mesafededir. Kuzeyinde Dinar, doğusunda Senirkent, güneyinde Atabey, Gönen ve batısında Keçiborlu ilçeleri bulunmaktadır. İlçeye yerleşim önceleri Toros kollarının uzantısı olan Kapı Dağı'nın eteklerinde kurulmuş, 1950 yılından sonra da şimdiki bulunduğu Uluborlu Ovasına taşınılmıştır. Uluborlu'nun güneydoğusunda 2.463 m rakımlı Kapı Dağı ve bunun uzantısı olan Yuvacça Yaylası güneyde 2.097 m rakımlı Şalgamlık Tepesi, kuzeyinde ise 1.800 m rakımlı Kılıçlayan Dağları bulunmaktadır.
A- ARAZI YAPISI VE TOPRAK ÖZELLİKLERİ:
Arazi yapı itibariyle dağlık ve engebelikler şeklinde oluşmuştur. Bu dağlar üzerinde de mera ve yaylalar bulunmaktadır.
Toprakları genellikle killi –tinli bünyeli ve dağılabilir durumdadır. Alt toprak, üst toprakla genelde aynı olmasına rağmen, üst topraktan daha kaba bünyeli ve killidir.
Meyil % 3'ten%20'ye kadar değişmektedir. Kültürel bitkilerin yetiştiriciliğinde, İlçe ovasının toprağı doğuya doğru gidildikçe daha verimli olduğu tespit edilmiştir.
B- ARAZİ DAĞILIMI:
Bağ-Bahçe (Sulanan) :2.612 Hektar
Bağ-Bahçe (Kuru) :384 Hektar
Tarla: 650 Hektar
Kullanılmayan Tarım Alanı: 2.225 Hektar
Toplam Tarıma Elverişli Arazi: 5.871 Hektar
Çayır – Mera: 4.638 Hektar
Ormanlık Alan: 44 Hektar
Diğer Araziler:19.184 Hektar
Toplam Alan: 29.737 Hektar
C- BİTKİSEL ÜRETİM:
İlçemiz ekonomisinde önemli yer tutan ürünler: Armut, Ayva, Elma, Kayısı, Kiraz, Vişne, Şeftali, Cevizdir. Halkımızın gelir kaynaklarının başında sulu tarım gelmektedir. 1977 yılında Uluborlu Barajının inşasından sonra meyve üreticiliği modern yöntemlerle yapılarak büyük gelişme göstermiştir. Genellikle elma, kiraz, ayva, armut gibi meyveler yetiştirilmektedir. Uluborlu İlçesinde kiraz üretimi meyvecilik alanında önemli yer tutmaktadır. Uluborlu’nun yüksek yerlerden görünümü orman içinde bir yerleşim yeri gibidir ancak bu orman kiraz ve elma ağacı ormanıdır. 30-35 yıl önce üretimine başlanan Uluborlu kirazının önemli bir kısmı İngiltere, Almanya, Hollanda ve Belçika gibi Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir. İlçede 17 tür kiraz yetişmektedir. Uluborlu kirazının başlıca özelliği dayanıklılığı, kalitesi ve kendisine has lezzetidir. Ancak bu dayanıklı ve lezzetli meyveler yurt içinde satılamamakta, üst düzey kalitesi ve fiyatıyla tamamen yurt dışı pazarlara ihraç edilmektedir. ULUBORLU DA EĞİTİMİN HEDEFİ
İlçemiz büyük insanlar ve devlet adamları yetiştirmiş, kökü mazide olan bir ilçedir. Osmanlı döneminden Türkiye Cumhuriyeti'nin bu gününe kadar nice paşalar, sadrazamlar ve fikir adamları yetiştirmiş, bulunduğu konum itibariyle kilit görevini üstlenmiş bir ilçedir.
İlçemizin eğitim seviyesini yükseltmek, çağın gerektirdiği eğitim seviyesine ulaşmak, maddi ve manevi değerleri korumak ve eğitimin vazgeçilmez bir süreç olduğunu kavratmak temel ilkemizdir.
Değişik zaman ve zeminlerde yapılan araştırmalar eğitimle ekonomik gelişme arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu göstermektedir.
Türk Milli Eğitiminin temel amacı ; “Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırmak, milli birlik ve bütünlük içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek hızlandırmak ve Türk milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı seçkin bir ortağı yapmaktır” şeklinde ifade edilmektedir. Okuyan, araştıran, düşünen, karşılaştıran, çevre ve insan ilişkilerini değerlendiren, sebep sonuç ilişkilerini bulabilen, gelişmeleri takip eden ve kolay kabullenen, bunlardan yararlanan, isabetli karar veren kişilerin yetiştirilmesinde eğitim en önemli bir etkendir.
TARİHÇE
Uluborlu İlçesi, tarih boyunca farklı uygarlıkların tesirinde kalmıştır. İlçe sınır komşusu olan Senirkent, Gönen, Atabey ve Keçiborlu ilçe sınırları içindeki l3 höyük üzerinde Erken Kalkolitik (MÖ 5500-4500) ve Tunç Çağ (MÖ 3000-1200) dönemlerine ait yerleşimlerin bulunmasına rağmen Uluborlu ilçesi sınırları içinde de bu yerleşimlerden olmaması mümkün değildir. Halk arasında varlığı bilinen höyükler ve kalıntılar olmasına rağmen, buraların arkeolojik araştırmalarla bilimsel anlamda incelenmemiş olması nedeniyle Uluborlu İlçesinin tarih öncesi ve tarihi çağları tam olarak bilinmemektedir. Pisidia bölgesinin kuzey batısında Frigya sınırına yakın kısımda kalan Uluborlu topraklarının da içinde olduğu bölgenin adı Hitit metinlerinde Pitaşşa olarak geçer. Hitit (MÖ l800-1200), Frig (MÖ 750-690), Lidya (MÖ 690-547) ve Pers (MÖ 547-334) dönemlerinde bölge sadece siyasal olarak el değiştirmiş, hiçbir zaman tam olarak ele geçirilememiştir. Bölge MÖ 334-323 tarihleri arasında Büyük İskender’in kontrolüne girmiş ve MÖ 323 yılında ölümünden sonra Büyük İskender’in haleflerinden Seleukos ve Lysimakhos arasında yapılan Kurupedion Savaşı (MÖ 281) sonucunda Seleukosların eline geçmiştir.
Bu dönemde Uluborlu ilçesi sınırları içinde Apollonia antik kenti kurulmuştur. Kent muhtemelen Seleukos Kralı Seleukos I (MÖ 312-280) tarafından kurulmuş olmalıdır. Şehir Strabon’da Frigya, Ptolomaios’da Pisidia şehri olarak geçer. Kentin eski ismi Stephanus Byzantinus tarafından Mordiaeum veya Margium olarak kaydedilmiştir. Apollonia, Roma İmparatorluk dönemi (MÖ 27-MS 395) sikkeleri üzerinde ve yazıtlarda kendini Likya ve Trakyalıların kolonisi olarak gösterir. Şehrin Roma İmparatorluğu için ne kadar önemli olduğu İmparator Augustus’un ölümünden önce yazdığı vasiyeti “Res geastae Divi Augusti”nin Yunanca metninin parçalarının bulunmasından anlaşılır. Vasiyetin Latince metni ise Pisidia Antiokheia’da (Yalvaç) Propylon’da (Anıtsal Giriş) bulunmuştur.
MÖ l88 yılında Roma ordusuna yenilerek, Apameia Barışını imzalayan Seleukoslar Toroslara kadar olan kısımdan çekilmişler ve bölge Romalılar tarafından Bergamalılara bırakılmıştır. MÖ l88-133 yılları arasında Bergama Krallığının elinde bulunan bölge, MÖ l30’da Romalılar tarafından ele geçirilerek, MÖ 102-49 yılları arasında Kilikia Eyaleti içine alınmış, daha sonra Asia Eyaletine bağlanmıştır. MÖ 39 yılında Galat Kralı Amyntasın kontrolüne giren bölge MÖ 25 yılına kadar bu durumda kalmış, daha sonra Galatia eyaleti içine alınmıştır Apollonia Roma İmparatorluğunun MS 395 yılında parçalanmasıyla Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) sınırları içinde kalmıştır. Şehrin adı geç devirlerde “Sozopolis” olarak değiştirilmiştir.
Türkler, Malazgirt Muharebesinden sonra Batı Anadolu’nun birçok kısmını ele geçirdiler. Uluborlu 1074 yılında Selçuklu Sultanı Melikşah tarafından Anadolu’nun fethinde görevlendirilen Süleyman Şah ile Bizans İmparatoru VII. Mihail arasında yapılan anlaşma ile Selçuklu egemenliğine girmiştir. Ancak bu yörelerdeki Selçuklu egemenliği uzun süreli olmamıştır. Bizans’ın güçlü savunması ve Haçlı seferleri sebebiyle Türk egemenliği sağlanamamış, ele geçirilen yerler Bizanslılar’la Selçuklular arasında el değiştirmiştir. II. Kılıç Arslan zamanında ll76 yılında yapılan Miryakefalon Savaşı ardından Uluborlu ve civarı 1182 yılında kesin olarak Selçuklu egemenliğine girmiştir. Türk egemenliğinde Borgulu, Burgulu, Borulu, Uluborlu adını alan Uluborlu önemli bir merkez olmuştur. Çeşitli şehzadeler Uluborlu’da ikamet etmişlerdir. 130l yılında Hamitoğulları Beyliği hakimiyetine giren Uluborlu bu beyliğin başkentliğini yapmıştır.
Uluborlu, 1361 yılında Osmanlı topraklarına katılmış, Anadolu Eyaletinin bir kazası olarak yapılanmıştır. I. Sultan Selim devrinde düzenlenen Taksimat-ı Memalik-i Osmaniye’de Hamit ilinin 21 kazasından beşincisi olarak gösterilmektedir. Tanzimat’tan sonraki idari yapılanma içerisinde de Isparta sancağına bağlı kaza statüsü kazanmıştır.
1903 Maarif Salnamesi’ne göre şehirde 26 medrese açıldığı ve 924 öğrencinin okuduğu bilinmektedir.
TÜRKİYE’DE EN ÇOK İSTİKLAL MADALYASINA SAHİP OLAN İLÇE
Milli mücadelenin başladığı yıllarda Hafız İbrahim Demiralay’ın talimatıyla Uluborlu’da, Kaymakam Said Bey’in başkanlığında Fakızâde Faik Efendi, Müftü Tahir Efendi, Alemşahzade Vasıf Efendi, Sipahizade Nuri Efendi, Alemşahzade Nuri Efendi, Durakzade İbrahim Efendi, Çıkrıkçızade Hüsnü Efendi, Peştemalcızade Hacı Hakkı, Hacı Emirzade Yakup Efendi, Suhtezade Nazif Efendi, Kucurzade Hacı Tahir Efendi’den oluşan Uluborlu Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurulmuştur. Cemiyet, Uluborlu’dan topladığı askerlerin her türlü ihtiyacını ve teçhizatını temin ederek, hatta cep harçlıklarını ve geride kalan ailelerinin bakımını da üslenerek, Batı Cephesine göndererek milli mücadeleye fiilen katılmıştır. Uluborlu Türkiye için rekor teşkil edecek şekilde 220 yedek subayla I. Dünya Savaşına ve Kurtuluş Savaşına katılmıştır. 242 İstiklal madalyası ile Uluborlu Türkiye’de en çok İstiklal Madalyasına sahip olan tek kasabadır.