Renklerini yöreye özgü gül çiçeğinin pembesi ve yeşilinden alarak 1967 yılında liglere katılan Ispartaspor, bugün mazisini arıyor. 5 yıl önce takımın üçüncü ligden düşmesiyle, bugün 400 bin nüfuslu kenti profesyonel liglerde temsil eden futbol takımı bulunmuyor.
Şehirde, futbol için fiziki altyapı da mevcut. Ispartaspor’un bir zamanlar maçlarını yaptığı UEFA kriterlerine uygun 12 bin 500 kişilik Atatürk Stadı’nda gece maçları oynama imkânı da var. Ancak, ilin profesyonel takımı olmamasından ötürü stadyum bomboş duruyor.
KUPALAR DEPODAN ÇIKARILIYOR
Profesyonel ligde bulunduğu dönemlerde Ispartasporlu oyuncuların kaldığı ve kampa girdiği stadyumun hemen arkasında bulunan tesisler ise, bugün Sporcu Kamp Eğitim Merkezi olarak kullanılıyor. Kulübün kazandığı kupalar, plaketler ve yeşil-pembe renkli kulüp bayrağı bir depoya konuldu. Bu içler acısı duruma son vermek içinse Gençlik Spor Hizmetleri İl Müdürlüğü, kupaları depodan çıkararak, Ispartaspor için stadyum girişinde bir müze oluşturulması için çalışma başlattı.
TAKIM YOK CADDELERDE BAYRAK ASILI
Isparta’da futbolseverler, şehri temsil eden bir takımın stadyumda maçını izlemeye hasret. Şehir halkı takımlarının yeniden liglere dönmesi için kenetlenirken, kentin ileri gelenlerinden Ispartaspor için harekete geçmelerini istiyor. Takım olmamasına rağmen şehirde caddelere yeşil-pembe bayrak asılıyor.
DÜNYADA TEK KULÜP
Ispartaspor’da yıllarca futbol oynadıktan sonra teknik direktörlük görevinde bulunan ve 2001’de takımına Süper Lig'e çıkmak için final oynatan Tarık Söyleyici, Ispartaspor’un bu prangayı kırıp hakkettiği yeri alacağına inandığını söyledi. 1967 yılında Ispartaspor'un profesyonel liglere katıldığını belirten Söyleyici, “Ispartaspor önemli ve değerli renklere sahiptir. Türkiye’de ve dünyada rengi yeşil-pembe olan tek kulüptür. Bu renkleri de yöresinin gülünden almıştır. Liglere katıldıktan sonra mazisinde milli takımda ve üç büyüklerde futbol oynamış Yılmaz Gökder, Selçuk Hergül, Mesut Şen, Nihat Yaöz gibi oyuncular çıkarmıştır. Ispartaspor iyi futbol oynayan gözbebeği bir kulüptü. Ben de o oyuncu ağabeylerimizden feyiz alarak Ispartaspor’da oynadım. Daha sonra Altay’da Mustafa Denizli ile takım arkadaşı oldum. Futbolu bıraktıktan sonra da Ispartaspor’da teknik adam oldum. Şampiyonluklar yaşadım. 1990-91 sezonunda kulübün ikinci lige çıktığı yıl teknik direktörüydüm. 2001’de ligi lider bitirip neredeyse Süper Lig'e çıkıyorduk” dedi.
"GEÇMİŞTE 10 BİN TARAFTARA ONARDIK"
Geçmişte nüfusun küçük olmasına rağmen 10 bin taraftarın desteğiyle maça çıktıklarını kaydeden Söyleyici, “Bugün müthiş güzel bir stadyumumuz var. Tesisler mükemmel ama maalesef takım yok. Kentin 250 bin nüfusu var. Kent büyüklerimiz, bir araya geldiğinde dünyada yeşil-pembe renge sahip tek kulübümüzün profesyonel liglerde yer alacağına inanıyorum. Maalesef gençlerimiz, yeşil-pembe mefhumunu bilmeden büyüyor. Bu da büyük sorumluluk. Gençlerimizi kahve köşelerinden kurtarmamız, onları stada çekmemiz gerekiyor. Ispartaspor’un bu prangayı kıracağına inanıyorum” açıklamasında bulundu.
BÜFEDE ISPARTASPOR MAZİSİ
Isparta’da esnaf da dükkânların duvarlarına asılı Ispartaspor’un takım kadrolarının yer aldığı çerçeveli fotoğraflara bakarak maziyi hatırlıyor. Ispartaspor’da 1970’li yıllarda top koşturmuş Rüzgâr lakaplı Necati Üçüncü ise yeşil-pembe boyalı büfesinde takımın adını yaşatmaya çalışıyor. Büfede Ispartaspor’la ilgili çıkan haberlerin olduğu gazete kupürleri ve kendisinin futbol oynadığı dönemdeki kadronun yer aldığı posterler asılı. Büfenin karşısında da Ispartaspor bayrağı asılı. Elinden geldiği kadar büfede Ispartaspor’un mazisini yeni nesile anlatmaya çalıştığını belirten Üçüncü, “Büyüklerimizden yardım bekliyoruz. Bu şehrin büyüklerinin bu takımı yeniden ayağa kaldıracağına inanıyorum. Bizim bir mazimiz var ama bu duruma düştüğümüz için içimiz sızlıyor. 40 bin nüfus varken stat doluyordu. Şimdi bomboş, bu durum bizi çok üzüyor” diye konuştu.